beynâ ~ بَيْنَا

Kamus-ı Muhit - بينا maddesi

بَيْنَا [beynâ] (elif-i maksûre ile aslı بَيْنَ idi, nûn’un fethiyle işbâʹ olunmakla elif tahaddüs eyledi) ve

بَيْنَمَا [beyne-mâ] (kelimesi ki مَا ziyâde olunmuştur) İkisi de kelimât-ı ibtidâdandır; yukâlu: بَيْنَا نَحْنَ كَذَا وَبَيْنَمَا نَحْنُ كَذَا إِذْ حَدَثَ كَذَا Yaʹnî “Biz o esnâda iken nâgâh şöyle bir iş zuhûr eyledi.” Aṡmaʹî dedi ki بَيْنَا kelimesinin mevziʹine بَيْنَ lafzı vazʹ olunmak sahîh olursa mâ-baʹdi mecrûr olur, ke-kavli’ş-şâʹir: “بَيْنَا تَعَنُّفِهِ الْكُمَاةَ وَرَوْغِهِ || يَوْمًا أُتِيحَ لَهُ جَرِيءٌ سَلْفَعُ” Ve Aṡmaʹî’den mâ-ʹadâ nühât بَيْنَا ve بَيْنَمَا kelimelerinin mâ-baʹdlarını mubtedâ ve haber olmak üzere merfûʹ kıldılar.

Vankulu Lugatı - بينا maddesi

بَيْنَا [beynâ] (bâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnu ve elifin kasrıyla ki âhirinde olan fethadan mütevellid olur, fethayı işbâʹ etmekle.

بَيَّنَا [beyyenâ] (bâ’nın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Bâb-ı تَفْعِيلٌ [tefʹîl]den fiʹl-i mâzîdir, mâlik kıldı maʹnâsına, pes ʹArabların حَيَّاكَ اللهُ وَبَيَّاكَ kavlinde إِعْتَمَدَكَ بِالتَّحِيَّةِ maʹnâsınadır, yaʹnî “Ḣudây taʹâlâ seni mülk ile mü΄eyyed ve muʹtemed kılsın.” Ve حَيَّاكَ dahi مَلَكَكَ maʹnâsınadır. Ve İbnu’l-Aʹrâbî بَيَّاكَ [beyyâke] جَاءَ بِكَ maʹnâsınadır dedi, yaʹnî “Seni mülk-i ʹazîme dâhil kılsın.” Ve Ḣalef Aḩmer eyitti: بَيَّاكَ lafzının manâsına بَوَّأَكَ مَنْزِلًا demektir,” Seni bir menzil-i şerîfe nâzil kılsın” maʹnâsına. Vaktâki بَيَّاكَ [beyyâke] حَيَّاكَ [ḩayyâke] kelimesiyle maʹan zikr olunduysa hemzesi terk olunup vâv’ı yâ’ya kalb olundu dedi. Seleme b. ʹAṡim eyitti: Ḣalef’in kavlin Ferrâ’ya hikâyet ettiğimde istihsân edip مَا أَحْسَنَ مَا قَالَ dedi. Ve fi’l-hadîsi: “إِنَّ آدَمَ عَلَيْهِ السَّلَامُ لَمَّا قُتِلَ ابْنُهُ مَكَثَ مِائَةَ سَنَةٍ لَا يَضْحَكُ ثُمَّ قِيلَ لَهُ حَيَّاكَ اللهُ وَبَيَّاكَ قَالَ وَمَا بَيَّاكَ قِيلَ أَضْحَكَكَ اللهُ” Ve Ebû ʹUbeyde eyitti: Baʹzı nâs بَيَّاكَ [beyyâke] lafzının müstakil maʹnâsı yoktur, حَيَّاكَ [ḩayyâke] kelimesine itbâʹan zikr olunmadır dedi, lâkin benim katımda بَيَّاكَ [beyyâke] lafzının maʹnâsı zikr olunan hadîs-i şerîfte vâkiʹ olan tefsîr üzeredir, itbâʹ değildir, zîrâ itbâʹ vâv-ı ʹâtıfe ile gelmez ve bu vâv’la gelmiştir dedi. Ve kezâlik Ebû ʹUbeyde eyitti: ʹAbbâs’ın radıyallâhu ʹanhu Zemzem hakkında “إِنِّي لَا أُحِلُّهَا لِمُغْتَسِلٍ وَهِيَ لِشَارِبٍ حِلٌّ وَبِلٌّ” dediğinde بِلٌّ kelimesi itbâʹ değildir, şifâ maʹnâsınadır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı