bît ~ بِيتٌ

Kamus-ı Muhit - بيت maddesi

اَلْبِيتَةُ [el-bîtet] (bâ’nın kesriyle) Binâ-i nevʹ ve hâlettir ki ondan geceleyiş ile taʹbîr olunur; yukâlu: أَبَاتَهُ اللهُ أَحْسَنَ بِيتَةٍ أَيْ إِبَاتَةٍ Bunda tenvîn, tenvîʹ içindir. Ve

بِيتَةٌ [bîtet] ve

بِيتٌ [bît] (hâ’sız) Sedd-i ramak edecek kût ve gıdâya denir ki murâd akşam tuʹmesidir ki gece onunla güzerân eder, te΄kîd için leyle muzâf kılınır; yukâlu: مَا لَهُ بِيتُ لَيْلَةٍ وَبِيتَةُ لَيْلَةٍ أَيْ قُوتُ لَيْلَةٍ Ve tevessüʹ üzere mutlakan kût ve gıdâya dahi ıtlâk olunur.

Maʹlûm ola ki بَيْتٌ [beyt] taştan ve kerpiçten ise lisânımızda ona ev ve oda taʹbîr olunur; kıl çadır ise kara ev taʹbîr olunur ve matbahlı ve kuyulu yâhût büyût-ı ʹadîdeyi müştemil ise ʹArabîde دَارٌ [dâr] ve مَنْزِلٌ [menzil] ve lisânımızda konak taʹbîr olunur. Ve eğer hoş-nişîn ise oba taʹbîr olunur. Ve fi’l-asl بَيْتٌ [beyt] insânın geceye mahsûs me΄vâsına mevzûʹdur. Baʹdehu tevessüʹ olunup gece iʹtibârı sâkıt olmuştur. Ve cemʹi olan بُيُوتٌ [buyût] mesâkinde ve أَبْيَاتٌ [ebyât] manzûme beytlerinde ʹörf olmuştur. Ve

بَيْتٌ [beyt] Şeref ve şân maʹnâsına istiʹmâl olunur. Fârisîde hânumân ve dûdmân ile taʹbîr olunur; yukâlu: بَيْتُ بَنِي تَمِيمٍ فِي بَنِي حَنْظَلَةَ أَيْ شَرَفُهَا ve yukâlu: هُوَ مِنْ أَهْلِ الْبُيُوتَاتِ Ve

بَيْتٌ [beyt] Şerîf ve zî-şân adama ıtlâk olunur; yukâlu: فُلاَنٌ بَيْتُ قَوْمِهِ أَيْ شَرِيفُهُمْ Ve

بَيْتٌ [beyt] Masdar olur, evlenmek maʹnâsına; yukâlu: بَاتَ الرَّجُلُ يَبِيتُ بَيْتًا إِذَا تَزَوَّجَ Ve

بَيْتٌ [beyt] Köşke ıtlâk olunur, قَصْرٌ [ḵaṡr] maʹnâsına. Ve bir kimsenin ehl ve ʹayâline ıtlâk olunur, bâʹišamp;-i sükûneti olduğu için. Ve Kaʹbe-i mükerreme’ye ıtlâk olunur ki بَيْتُ الْحَرَامِ [beytu’l-ḩarâm]dır. Ve kabr ve mezâra ıtlâk olunur. Ve hânenin kilim ve keçe ve makʹad ve döşek makûlesi döşemelerine ıtlâk olunur; yukâlu: تَزَوَّجَهَا عَلَى بَيْتٍ أَيْ فَرْشِ بَيْتٍ Ve iki mısrâʹdan mürekkeb manzûmeye ıtlâk olunur, gûyâ ki sakf ve ʹimâd ve sâ΄ir edevâttan cemʹ ve binâ kılınmış بَيْتٌ [beyt]e teşbîh olunmuştur yâhûd çadıra teşbîh olunmuştur, niteki eczâsına أَسْبَابٌ [esbâb] ve أَوْتَادٌ [evtâd] ıtlâkı bunu mü΄eyyiddir. Ve minhu yukâlu: “إِنَّ الشَّاعِرَ يَرْضَى بِهَدْمِ بَيْتِهِ لاَ بِإِخْلاَلِ بَيْتِهِ”

Vankulu Lugatı - بيت maddesi

اَلْبَيْتُ [el-beyt] Ev, hâne maʹnâsına. Ve

بَيْتٌ [beyt] ʹAyâl maʹnâsına ve şiʹr-i manzûme maʹnâsına da gelir. Ve bu maʹnâda denilmiştir: “وَبَيْتٍ عَلَى ظَهْرِ الْمَطِيِّ بَنَيْتُهُ || بِأَسْمَرَ مَشْقُوقِ الْخَيَاشِمِ يَرْعَفُ” Kalemi vasf eyler. Ve أَسْمَرُ [esmer] kara yağıza derler. Ve مَشْقُوقُ الْخَيَاشِمِ [meşḵûḵu’l-ḣayâşim] burnu yarılmış. Ve رُعَافٌ [ruʹâf] burun kanına derler ki kalemde bu sıfatlar vardır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı