Kamus-ı Muhit - الجعم maddesi

اَلْجَعِمُ [el-caʹim] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Ete pek müştehî olmakla çok ekl eden kimseye denir. Ve taʹâma iştihâsı olmayan adama denir.

اَلْجِعْمُ [el-ciʹm] (cîm’in kesriyle) Bu dahi ete pek iştihâdâr olan ekûla denir.

اَلْجَعْمُ [el-caʹm] (cîm’in fethiyle) Taʹâma bî-iştihâ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَعَمَ فُلَانٌ جَعْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا لَمْ يَشْتَهِ الطَّعَامَ Ve deve nesne ekl eylemesin ve bir kimseyi ısırmasın diye ağzına bağ eylemek maʹnâsınadır ki esnek vurmak taʹbîr olunur; yukâlu: جَعَمَ الْبَعِيرَ إِذَا وَضَعَ عَلَى فِيهِ مَا يَمْنَعُهُ مِنَ الْأَكْلِ وْالَعْضِّ

اَلْجَعَمُ [el-ceʹam] (fethateynle) Tamaʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَعِمَ فِيهِ جَعَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا طَمِعَ Ve bir adam boğazı vâsiʹ olmakla kalın ve kaba sözlü olmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَعِمَ الرَّجُلُ إِذَا غَلُظَ كَلَامُهُ فِي سَعَةِ حَلْقٍ Ve et kısmına pek iştihâlı olup çok ekl eder olmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَعِمَ إِلَى اللَّحْمِ إِذَا قَرِمَ وَهُوَ أَكُولٌ Ve deve kısmı şûr ot ve dikenlik bulmamakla kemikler ve neces-i kilâb ekl eder olmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَعِمَتِ الْإِبِلُ إِذَا قَضِمَتِ الْعِظَامَ وَخُرْءَ الْكِلَابِ لِشِبْهِ قَرَمٍ بِهَا Yaʹnî deve kısmı zikr olunan merʹâyı bulmayıcak onlara iştihâ eder. Ve bir adam taʹâma bî-iştihâ olup aslâ gönlü istemez olmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَعِمَ فُلَانٌ إِذَا لَمْ يَشْتَهِ الطَّعَامَ Bu cihetle maʹnâ-yı esbak beyninde tezâdd olur. Ve deve kısmı pek pîr olmakla dişleri dökülmek maʹnâsınadır; yukâlu: جَعِمَتِ الْإِبِلُ إِذَا ذَهَبَتْ أَسْنَانُهَا يَعْنِي مِنَ الْكِبَرِ

Vankulu Lugatı - الجعم maddesi

اَلْجَعَمُ [el-ceʹam] (cîm’in ve ʹayn-ı mühmelenin fethi ile) Tamaʹ; yukâlu: جَعِمَ يَجْعَمُ جَعَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

جَعَمٌ [ceʹam] Ete ziyâde iştihâ üzere olup onu ziyâde ekl etmeğe dahi derler; yukâlu: جَعِمَ إِذَا قَرِمَ إِلَى اللَّحْمِ وَهُوَ فِي ذَلِكَ أَكُولٌ Ve

جَعَمٌ [ceʹam] Deve şûr ot ve diken bulmayıp ʹizâma ve necis kele΄e meyl etmesine dahi derler. Ve

جَعَمٌ [ceʹam] Taʹâma iştihâ olmamağa dahi derler; yukâlu: جَعِمَ الرَّجُلُ إِذَا لَمْ يَشْتَهِ الطَّعَامَ