Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre ضُرٌّ [ḋurr] ḋâd’ın zammıyla ismdir, sû΄-i hâl maʹnâsınadır. O dahi fî nefsihi olur, kıllet-i ʹilm ü fıkh u fazl gibi yâ fî bedenihi olur, naks ve ʹadem-i câriha vü ʹuzv gibi yâ hâlet-i zâhirede olur, kıllet-i mâl u câh gibi. İşbu: ﴿وَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِنْ ضُرٍّ﴾ الآية kerîmesinde maʹânî-i selâse muhtemeldir. Ve ḋâd’ın fethiyle masdardır; yukâlu: ضَرَّهُ ضَرًّا إِذَا جَلَبَ إِلَيْهِ ضُرًّا İntehâ. Ve
ضُرٌّ [ḋurr] (ḋâd’ın zammıyla) Sû΄-i hâl ve fakr u fâka maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَصَابَهُ ضُرٌّ أَيْ سُوءُ حَالٍ Ve bir nesneye dâhil olan noksâna ıtlâk olunur; yukâlu: فِي بَدَنِهِ ضُرٌّ أَيْ نُقْصَانٌ فِي جَارِحَتِهِ مِنْ ذَهَابِ عَيْنٍ أَوْ يَدٍ Ve zevce üzere bir zevce almağa denir ki ismdir, gûyâ ki zevce-i ûlâya zarar eder, ke-mâ se-yuzkeru. Ve
ضُرٌّ [Ḋurr] Bir su adıdır.
اَلضِّرُّ [eḋ-ḋirr] (ḋâd’ın kesriyle) İsm-i masdardır, ضَرَرٌ [ḋarar] maʹnâsına; ve minhu yukâlu: فُلاَنٌ ضِرُّ أَضْرَارٍ أَيْ دَاهِيَةٌ فِي رَأْيِهِ Ve
ضِرٌّ [ḋirr] ve
ضُرٌّ [ḋurr] (ḋâd’ın zammıyla) Bir hatun üzere bir hatun almağa denir; yukâlu: تَزَوَّجَ عَلَى ضِرٍّ وَضُرٍّ أَيْ مُضَارَّةٍ بَيْنَ امْرَأَتَيْنِ أَوْ ثَلاَثٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı