ʹuryet ~ عُرْيَةٌ

Kamus-ı Muhit - عرية maddesi

اَلْعُرْيُ [el-ʹury] (ʹayn’ın zammıyla) Çıplaklığa denir, ismdir, لُبْسٌ [lubs] mukâbilidir. Fârisîde bürehnegî denir; yukâlu: مَا أَحْسَنَ عُرْيَهَا وَلُبْسَهَا ve

عُرْيٌ [ʹury] ve

عُرْيَةٌ [ʹuryet] Masdar olur, soyunup çıplak olmak maʹnâsına; yukâlu: عَرِيَ الرَّجُلُ مِنْ ثِيَابِهِ عُرْيًا وَعُرْيَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ نَقِيضُ لَبِسَ Ve

عُرْيٌ [ʹury] Çıplak ata denir; yukâlu: فَرَسٌ عُرْيٌ أَيْ بَلَا سَرْجٍ

Vankulu Lugatı - عرية maddesi

اَلْعَرَايَا [el-ʹarâyâ] (ʹayn’ın fethi ve elifin kasrıyla) Cemʹi. Ve fi’l-hadîsi: “إِنَّهُ رَخَّصَ فِي الْعَرَايَا بَعْدَ نَهْيِهِ عَنِ الْمُزَابَنَةِ لِأَنَّهُ رُبَّمَا تَأَذَّى بِدُخُولِهِ عَلَيْهِ فَيَحْتَاجُ إِلَى أَنْ يَشْتَرِيَهَا مِنْهُ بِثَمَنٍ فَرُخِّصَ لَهُ ذَلِكَ” Ve مُزَابَنَةٌ [muzâbenet] bâ΄-i muvahhadeden sonra nûn’la ağaç başında olan hurmâyı beyʹ etmeğe derler. Ve

عَرِيَّةٌ [ʹariyyet] Şol yele derler ki soğuk ola, rîh-i bâride maʹnâsına; yukâlu: إِنَّ عَشِيَّتَنَا هَذِهِ لَعَرِيَّةٌ وَيُقَالُ أَهْلَكَ فَقَدْ أَعْرَيْتَ أَيْ غَابَتِ الشَّمْسُ وَبَرِدَتِ الْعَرِيَّةُ Yaʹnî “Ehlini sakın, zîrâ gün dolunup havâ bürûdete yüz tuttu.”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı