me΄ḵi’l-ʹayn ~ مَأْقِي الْعَيْنِ

Vankulu Lugatı - مأقي العين maddesi

مَأْقِي الْعَيْنِ [me΄ḵi’l-ʹayn] (mîm’in fethi ve hemzenin sükûnu ve ḵâf’ın kesri ve yâ’nın tahfîfiyle) Kezâlik مُؤْقُ الْعَيْنِ [mu΄ḵu’l-ʹayn] maʹnâsına, pes bu فَعْلِي [faʹlî] vezni üzere olur, مَفْعِلٌ vezni üzere olmaz, zîrâ mîm nefs-i kelimedendir âhirine yâ ziyâde olunmuştur ilhâk için lâkin onu ilhâk etmeğe nazîr bulmadılar, zîrâ فَعْلِي [faʹlî] lâm’ın kesriyle nâdirdir, onun misli yoktur, pes onu مَفْعِلٌ [mefʹil]e ilhâk ettiler. Bu sebebden مَآقٍ [me΄âḵ] vezni üzere cemʹ ettiler mîm’in fethi ve hemzenin meddi ve ḵâf’ın kesriyle مَفْعِلٌ vezni üzere olmak tevehhümü ile. Ve İbnu’s-Sikkît eyitti: zevâtü’l-erbaʹ olanlarda مَفْعِلٌ [mefʹil] yoktur ʹayn’ın kesriyle illâ iki kelime vardır, biri مَأْقِي الْعَيْنِ [me΄ḵi’l-ʹayn] ve biri مَأْوِي الْإِبِلِ [me΄vi’l-ibil]. Ferrâ eyitti: Bunların ikisi kesr-i ʹayn’ladır, hâlâ ki götürü kelâm bunun emsâlinde fethledir, nahvu: رَمَيْتُهُ مَرْمًى ve دَعَوْتُهُ مَدْعًى ve غَزَوْتُهُ مَغْزًى Cevherî eyitti: Bu kelâmın zâhiri biz zikr ettiğimiz üzere galattır, eger te΄vîl olunmaz ise dedi. Ve galat olduğunun vechi budur ki مَأْقِي [me΄ḵî] مَفْعِلٌ [mefʹil] vezni üzere değildir, nitekim el-ân mürûr etti. Ve te΄vîlin vechi مَفْعِلٌ [mefʹil] vezni üzeredir dedikleri hükmendir, zîrâ cemʹi مَآقٍ [me΄âḵ] gelir zâten değildir denilmektir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı