مَقْوٌ [maḵv] ve
مَقْوَةٌ [maḵvet] ve
مُقَاوَةٌ [muḵâvet] (ki mîm’in zammıyladır) Bir nesneyi sakınıp sıyânet eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: أُمْقُهُ مَقْوَكَ وَمَقْوَتَكَ وَمُقَاوَتَكَ مَالَكَ أَيْ صُنْهُ صِيَانَتَكَ مَالَكَ Şârihin beyânına göre مُقَاوَةٌ [muḵâvet] ism-i masdardır.
اَلْمَقْوُ [el-maḵv] (mîm’in fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Kılıcı açıp mücellâ kılmak; tekûlu: مَقَوْتُ السَّيْفَ إِذَا جَلَوْتَهَا عَلَى رِوَايَةِ يُونُسَ عَنْ أَبِي الْخَطَّابِ Veâyînede ve taşt misllide dahi hâl bu minvâl üzere olur, مَقَا أَسْنَانَهُ derler, dişlerini pâk etti maʹnâsına. Ve
مَقْوٌ [maḵv] Mâlı saklamağa dahi derler; yukâlu: أُمْقُ هَذَا مَقْوَكَ أَيْ صُنْهُ صِيَانَتَكَ مَالِكَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı