ebher ~ أَبْهَرٌ

Kamus-ı Muhit - أبهر maddesi

Mütercim der ki İbn Ešamp;îr beyânı üzere أَبْهَرٌ [ebher] dedikleri damar baştan neş΄et edip ayağa kadar mümtedd olur ve şerâyîn dedikleri küçük damarlar ona muttasıl olur. Başta iken نَامَةٌ [nâmet] ve boğazda وَرِيدٌ [verîd] ve göğüste أَبْهَرٌ [ebher] ve arkada وَتِينٌ [vetîn] derler ki yürek damarıdır, yürek ona muttasıldır, hareket eder ve sâ΄ir şerâyîn ondan münşaʹib olur. O damarın kesilmesi sebeb-i helâktır ki ödü koptu dedikleri budur. Ve o damara uylukta نَسَا [nesâ] ve baldırda صَافِنٌ [ṡâfin] derler. İntehâ. Ve

أَبْهَرٌ [ebher] Kuş kanadının cânib-i aksarında olan yeleğe denir. Cemʹi أَبَاهِرُ [ebâhir]dir.

Kuş kanadının yelekleri beş mertebedir: Evvelki yeleklere قَوَادِمُ [ḵavâdim] denir, baʹdehu مَنَاكِبُ [menâkib] baʹdehu خَوَافِي [ḣavâfî] baʹdehu أَبَاهِرٌ [ebâhir] en sonra كُلَى [kulâ] denir. Ve

أَبْهَرٌ [ebher] Siye-i kavsin yaʹnî yayın iki başında olan eğri yerlerin arkasına denir, ʹalâ-kavlin طَائِفٌ [ṯâ΄if] ile كُلْيَةٌ [kulyet] aralığına denir. طَائِفٌ [ṯâ΄if] yay hânesidir ve كُلْيَةٌ [kulyet] ok değdiği ince yerdir. Maʹlûm ola ki tîr-endâzlar yayın başlarına kûşe-i kemân ve oraya sardıkları deriye زاَغٌ [zâġ] taʹbîr ederler, tuncu ona geçirirler. Onun birisine ki büküm yeridir, kasan ve ondan beriye sal ve el tutacak yere ki yayın vasatıdır, kabza ıtlâk ederler. Ve

أَبْهَرٌ [ebher] Şol pâkîze ve soy arza denir, ona sel suyu çıkıp nizâmına halel ve tagyîr îrâs etmez ola. Ve

أَبْهَرٌ [ebher] ضَرِيعٌ [ḋarîʹ]-i yâbis ismidir, ضَرِيعٌ [ḋarîʹ] mü΄ellife göre شِبْرِقٌ [şibriḵ] dedikleri ottur ve sâ΄ir müfredât beyânına göre cevf-i bahrde nâbit olur bir değirmi yapraklı ottur ki mevce-i deryâ tarhıyla sevâhilde bulunur. Ve

أَبْهَرُ [ebher] Âb-her-i Fârisî muʹarrebidir ki مَاءُ الرَّحَى [mâ΄u’r-reḩâ] yaʹnî değirmen suyu demektir. Bu münâsebetle Ḵazvîn ile Zencân beyninde vâkiʹ bir şehr-i ʹazîme tesmiye olundu.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı