Mü΄ellif Baṡâ΄ir’de dedi ki أَجَلٌ [ecel] kelimesi bir nesne hakkında madrûb ve mukadder olan müddete mevzûʹdur. Baʹdehu hayât-ı insâna madrûb olan müddette ki murâd gâyetidir, istiʹmâl olundu. Ve nass-ı kerîmde beş vech üzere müstaʹmeldir: Evvelâ gâyet-i müddet-i hayât ki mevt-i mukadderden ʹibârettir. Sâniyâ vakt-i muʹayyen maʹnâsınadır. Sâlisâ ihlâk-ı küffâr maʹnâsınadır. Râbiʹâ ʹiddet-i mutallakada istiʹmâl olundu. Hâmisâ ʹazâb ve ʹukûbet maʹnâsında istiʹmâl olundu. İntehâ. Ve
أَجَلٌ [ecel] Masdar olur, gerilenmek, te΄ehhür maʹnâsınadır; yukâlu: أَجِلَ الْأَمْرُ أَجَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَأَخَّرَ
أَجَلْ [ecel] (fethateynle) نَعَمٌ [neʹam] lafzı gibi, kelime-i cevâbdır, yaʹnî îcâb için mevzûʹdur, نَعَمْ [neʹam] ve بَلَى [belâ] kelimeleri gibi, Türkîde evet ve belâ ve Fârisîde ârî denir; lâkin أَجَلْ [ecel] tasdikte, نَعَمْ [neʹam] kelimesinden ahsendir. Ve نَعَمْ [neʹam] istifhâmda أَجَلْ [ecel] kelimesinen ahsendir. Meselâ أَنْتَ سَوْفَ تَذْهَبُ denilse, cevâbında أَجَلْ demek ahsendir ve أَتَذْهَبُ denilse cevâbında نَعَمْ [neʹam] demek ahsendir.
أَجَلْ [ecel] (fethateynle) نَعْمٌ [neʹam] gibi kelime-i cevâbdır. Aḣfeş eyitti: Bu kadar var ki أَجَلْ [ecel] نَعَمْ [neʹam]dan ahsendir, tasdîkte ve نَعْمٌ [neʹam] أَجَلْ [ecel]den ahsendir istifhâmda; meselâ أَنْتَ سَوْفَ تَذْهَبُ denilse cevâbında أَجَلْ demek ahsen olur نَعَمْ demekten ve eger أَتَذْهَبُ denilse cevâbında نَعَمْ demek ahsen olur أَجَلْ demekten.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı