اَلْإِفْصَاحُ [el-ifṡâḩ] (hemzenin kesriyle) Fasîh olmağa derler; yukâlu: أَفْصَحَ الْعَجَمِيُّ إِذَا تَكَلَّمَ بِالْعَرَبِيَّةِ Ve sütün ağzı kesilip hâlis olmağa dahi derler; yukâlu: أَفْصَحَتِ الشَّاةُ إِذَا انْقَطَعَ لِبَؤُهَا وَخَلُصَ لَبَنُهَا Ve لِبَؤٌ [libe΄] lâm’ın kesriyle ağza derler; ve أَفْصَحَ اللَّبَنُ dahi derler; kaçan ki sütün ağzı gidip hâlis kalsa. Ve tamâm tan yeri ağarmağa dahi derler; yukâlu: أَفْصَحَ الصُّبْحُ إِذَا بَدَا ضَوْءُهُ Ve
إِفْصَاحٌ [ifṡâḩ] Bir nesneden çıkıp berî olmağa dahi derler. Ve Naṡârâ, فِصْحٌ [fiṡḩ]a dâhil olmağa dahi derler. Ve فِصْحٌ [fiṡḩ] ʹîd-i Naṡârâdır; yukâlu: أَفْصَحَ النَّصَارَى إِذَا دَخَلُوا فِي فِصْحِهِمْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı