en-nefes ~ اَلنَّفَسُ

Kamus-ı Muhit - النفس maddesi

اَلنَّفَسُ [en-nefes] (fethateynle) أَنْفَاسٌ [enfâs] lafzının müfredidir ki soluğa denir. Fi’l-asl cevf-i hayvâna redd olunan nesîm-i havâya denip baʹdehu hayvânın içeri çekip alması hâletine ki soluk taʹbîr olunur, ıtlâk olundu; yukâlu: شَرِبَ الْمَاءَ بِنَفَسٍ وَاحِدٍ وَبِنَفَسَيْنِ وَبِثَلاَثَةِ أَنْفَاسٍ Ve bolluk ve bir işte meydânlılık hâletine ıtlâk olunur ki soluklu taʹbîr olunur; tekûlu: إِعْمَلْ وَأَنْتَ فِي نَفَسٍ مِنْ أَمْرِكَ وَنَفَسٍ مِنْ عُمْرِكَ أَيْ فِي سَعَةٍ وَفُسْحَةٍ Ve cerʹaya ıtlâk olunur ki bir solukluk olur; tekûlu: إِكْرَعْ فِي الْإِنَاءِ نَفَسًا أَوْ نَفَسَيْنِ وَلاَ تَزِدْ عَلَيْهِ أَيْ جُرْعَةً أَوْ جُرْعَتَيْنِ Ve kanmağa ıtlâk olunur, vüsʹat mülâbesesiyle yukâlu: شَرَابٌ ذُو نَفَسٍ أَيْ فِيهِ سَعَةٌ وَرِيٌّ ve yukâlu: شَرَابٌ غَيْرُ ذِي نَفَسٍ أَيْ كَرِيهٌ آجِنٌ إِذَا ذَاقَهُ ذَائِقٌ لَمْ يَتَنَفَّسْ فِيهِ Yaʹnî “Bir derecede mütegayyir ve nâ-hoş ve bî-mezedir ki soluk alarak içmesi mümkin değildir.” Belki bi’z-zarûre içidikte hemân bir solukta içilebilir. Ve

نَفَسٌ [nefes] Kelâm-ı tavîle ıtlâk olunur; yukâlu: كِتَابًا نَفَسًا أَيْ طَوِيلاً ve fî kavlihi ʹaleyhi’s-selâm: ḣلاَ تَسُبُّوا الرِّيحَ فَإِنَّهَا مِنْ نَفَسِ الرَّحْمَنِḢ وَكَذَا قَوْلُهُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ ḣأَجِدُ نَفَسَ رَبِّكُمْ مِنْ قِبَلِ الْيَمَنِḢ إِسْمٌ وُضِعَ مَوْضِعَ الْمَصْدَرِ الْحَقِيقِيِّ مِنْ نَفَّسَ تَنْفِيسًا وَنَفَسًا أَيْ فَرَّجَ تَفْرِيجًا وَالْمَعْنَى أَنَّهَا تُفَرِّجُ الْكَرْبَ وَتَنْشُرُ الْغَيْثَ وَتُذْهِبُ الْجَدْبَ وَقَوْلُهُ ḣمِنْ قِبَلِ الْيَمَنِḢ اَلْمُرَادُ مَا تَيَسَّرَ لَهُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ وَهُمْ يَمَانُونَ مِنَ النُّصْرَةِ وَالْإِيوَاءِ Yaʹnî bu iki hadîste vâkiʹ olan نَفَسٌ [nefes] kelimeleri ḣنَفَّسَ- يُنَفِّسُ- تَنْفِيسًا- وَنَفَسًاḢ sîgasında olan masdar-ı hakîkî mevziʹine mevzûʹ ismlerdir ki bunda ism-i masdar masdar mevkiʹindedir, ḣأَطَاعَ- يُطِيعُ- طَاعَةًḢ gibi. Pes ḣفَإِنَّهَا مِنْ نَفَسِ الرَّحْمَنِḢ kavli مِنْ تَنْفِيسِ اللهِ بِهَا عَنِ الْمَكْرُوبِينَ ve ḣأَجِدُ نَفَسَ رَبِّكُمْḢ kavli تَنْفِيسَ رَبِّكُمْ sebkindedir ki tefrîc ve keşf-i gumûm maʹnâsınadır. Hadîs-i evvel “Sizler yele sebb ve düşnâm eylemeyesiz, zîrâ yel irsâl-i ilâhî ile kürbet ve gumûmu keşf ve rahmet-i mahz olan emtârı neşr ve kaht ve yubûseti defʹ ve izâle eder” demek olur. Ve hadîs-i sânîden murâd ehl-i Medîne’nin taraf-ı nebevîlerine ibrâz eyledikleri nusret ve müzâharet ve Medîne’ye celb ve îvâ gibi hizmet ve muʹâvenetleriyle vukûʹ-yâb olacak tefrîc-i ahvâle işâret ve telmîhtir, zîrâ ensâr-ı kirâm Yemeniyyü’l-asl olan Ezd kabilesinden münşaʹiblerdir. Hülâsâ bu hadîslerde نَفَسٌ [nefes] تَنْفِيسٌ [tenfîs] maʹnâsınadır. Ve

نَفَسٌ [nefes] نَفَاسَةٌ [nefâset] gibi masdar olur, ke-mâ se-yuzkeru.

اَلنَّفْسُ [en-nefs] (nûn’un fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Câna denir, رُوحٌ [rûḩ] maʹnâsına; yukâlu: خَرَجَتْ نَفْسُهُ أَيْ رُوحُهُ Ve kana ıtlâk olunur; ve minhu hadîsu’n-Neḣaʹî: ḣمَا لاَ نَفْسَ لَهُ سَائِلَةٌ لاَ يُنَجِّسُ الْمَاءَ إِذَا سَقَطَ فِيهِḢ أَيْ لاَ دَمَ لَهُ يَجْرِي Kan hâmil-i rûh ve kıvâm-ı hayât olduğu için ıtlâk olundu. Ve

نَفْسٌ [nefs] Cesede ıtlâk olunur; mahall-i nefs olduğu için; yukâlu: عَظِيمُ النَّفْسِ أَيِ الْجَسَدِ Ve yavuz göze ıtlâk olunur ki derhâl nazarı isâbet eder, nefes gibi mü΄essir olduğuna mebnî; yukâlu: أَصَابَتْهُ نَفْسٌ أَيْ عَيْنٌ Ve göz değirmek maʹnâsına masdar olur; tekûlu: نَفَسْتُهُ بِنَفْسٍ أَيْ أَصَبْتُهُ بِعَيْنٍ Ve عِنْدَ [ʹinde] maʹnâsına müstaʹmeldir, mücâveret ʹalâkasıyla; ve minhu kavluhu taʹâlâ hikâyeten ʹan ʹÎsâ ʹaleyhi’s-selâm: ﴿تَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِي وَلاَ أَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِكَ﴾ أَيْ مَا عِنْدِي وَمَا عِنْدَكَ أَوْ حَقِيقَتِي وَحَقِيقَتَكَ Ve bir nesnenin ʹayn ve cevherine ıtlâk olunur; tekûlu: جَاءَنِي بِنَفْسِهِ أَيْ بِعَيْنِهِ وَشْخِصِهِ Bunda te΄kîdi mutazammın olur. Ve bir deriyi dibâgat edecek mikdâr palamut ve mazı makûlesi nesneye ıtlak olunur, dibâgatla gûyâ ki postekinin hayâtına medâr olur; tekûlu. أَعْطِنِي نَفْسًا أَمْعَسُ بِهِ مَنِيئَتِي أَيْ قَدْرَ دَبْغَةٍ مِمَّا يُدْبَغُ بِهِ الْأَدِيمُ مِنْ قَرَظٍ وَنَحْوِهِ Ve

نَفْسٌ [nefs] ʹAzamet ve ʹizzet maʹnâlarına müstaʹmeldir; yukâlu: هُوَ ذُو النَّفْسِ أَيِ الْعَظَمَةِ وَالْعِزَّةِ وَالْهِمَّةِ Ve enfet ve hamiyyet maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ أَهْلُ النَّفْسِ أَيِ الْأَنْفَةِ Ve gayb maʹnâsına müstaʹmeldir, hakîkat-ı rûh nâ-maʹlûm olduğuna mebnî; kîle ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿تَعْلَمُ مَا فِي نَفْسِي﴾ اَلْآيَة أَيْ غَيْبِي Ve irâde ve meşiyyet maʹnâsına müstaʹmeldir, mülâbese tasavvuruna mebnîdir; yukâlu: هَكَذَا نَفْسُهُ أَيْ إِرَادَتُهُ Ve işkence ve ʹukûbet maʹnâsına müstaʹmeldir; kîle ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَيُحَذِّرُكُمُ اللهُ نَفْسَهُ﴾ أَيْ عُقُوبَتَهُ Şârih der ki pes نَفْسٌ [nefs] on beş maʹnâya müstaʹmel olup mecmûʹunun cemʹi أَنْفُسٌ [enfus] ve نُفُوسٌ [nufûs] gelir, nesîm-i havâ maʹnâsından me΄hûzdur. İntehâ.

Vankulu Lugatı - النفس maddesi

اَلنَّفَسُ [en-nefes] (fethateynle) Maʹrûftur. Ve

نَفَسٌ [nefes] Bir nesneye buhl etmeğe dahi derler; yukâlu: نَفَسَ بِهِ إِذَا ضَنَّ Ve bir nesneyi çok görüp hased etmeğe de derler; tekûlu: نَفَسْتُ عَلَى خَيْرٍ قَلِيلٍ أَيْ حَسَدْتُ Ve

نَفَسٌ [nefes] جُرْعَةٌ [curʹat]a dahi derler; yukâlu: أَكْرِعَ فِي الْإِنَاءِ نَفَسًا أَوْ نَفَسَيْنِ أَيْ جُرْعَةً أَوْ جُرْعَتَيْنِ وَلَا تَزِدْ عَلَيْهِ Ve إِكْرَاعٌ [ikrâʹ] bir nesneyi içmektir yerinde dururken yâ çanakla yâ eliyle kaldırmaksızın. Ve

نَفَسٌ [nefes] Vüsʹate dahi derler; yukâlu: أَنْتَ فِي نَفَسٍ مِنْ أَمْرِكَ أَيْ فِي سَعَةٍ

اَلنَّفْسُ [en-nefs] (nûn’un fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Rûh maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَجَتْ نَفْسُهُ Ve

نَفْسٌ [nefs] Kana dahi derler; yukâlu: سَالَتْ نَفْسُهُ Ve fi’l-hadîsi: “مَا لَيْسَ لَهُ نَفْسٌ سَائِلَةٌ فَإِنَّهُ لَا يُنَجِّسُ الْمَاءَ إِذَا مَاتَ فِيهِ” Ve

نَفْسٌ [nefs] Cesede dahi derler. Ve نَفْسٌ [nefs] Mü΄ennes-i semâʹîdir. Ve ammâ ثَلَاثَةُ أَنْفُسٍ dediklerinde müzekker kıldıkları إِنْسَانٌ murâd olduğu içindir. Ve

نَفْسٌ [nefs] Yavuz göze dahi derler; yukâlu: أَصَابَتْ فُلَانًا نَفَسٌ Ve göz değirmeğe dahi derler; yukâlu: نَفَسْتُكَ بِنَفْسٍ إِذَا أَصَبْتَهُ بِعَيْنٍ Ve

نَفْسٌ [nefs] Bir deri dibâgatına kifâyet edecek havâyice dahi derler, mazıdan ve gayrıdan; yukâlu: هَبْ لِي نَفْسًا مِنْ دِبَاغٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı