اَلنَّفَاسَةُ [en-nefâset] (nûn’un fethiyle) ve
اَلنِّفَاسُ [en-nifâs] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve
اَلنَّفَسُ [en-nefes] (fethateynle) Bir nesne hakkında münâfeset olunacak rütbede fâhir ve nefîs ve mergûb olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَفُسَ الشَّيْءُ نَفَاسَةً وَنِفَاسًا وَنَفَسًا مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ إِذَا كَانَ نَفِيسًا يُتَنَافَسُ فِيهِ Ve
نَفَسٌ [nefes] Bir nesneyi bir kimseden dınnet edip dirîg eylemek maʹnâsınadır; bunda bâ ile müstaʹmeldir; yukâlu: نَفِسَ بِهِ نَفَسًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ضَنَّ Ve bir kimsenin mâlik olduğu nesneye hased eylemek maʹnsınadır; yukâlu: نَفِسَ عَلَيْهِ بِخَيْرٍ إِذَا حَسَدَ عَلَيْهِ Ve
نَفَاسَةٌ [nefâset] Bir kimseyi yedinde olan nesneye lâyık görmeyip onu ona çok görmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَفِسَ عَلَيْهِ نَفَاسَةً إِذَا لَمْ يَرَهُ أَهْلاً لَهُ
اَلنَّفَاسَةُ [en-nefâset] (nûn’un fethiyle) Bir nesneye bir kimseyi lâyık görmemek; tekûlu: نَفَسْتُ عَلَيْهِ الشَّيْءَ نَفَاسَةً إِذَا لَمْ تَرَهُ يَسْتَأْهِلُهُ Ve
نَفَاسَةٌ [nefâset] Mergûb olmağa dahi derler; yukâlu: نَفُسَ الشَّيْءُ نَفَاسَةً أَيْ صَارَ مَرْغُوبًا فِيهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı