اَلنَّقْوَةُ [en-naḵvet] ve
اَلنَّقَاوَةُ [en-neḵâvet] ve
اَلنَّقَاةُ [en-neḵât] (nûn’ların fethiyle) ve
اَلنُّقَايَةُ [en-nuḵâyet] ve
اَلنُّقَاوَةُ [en-nuḵâvet] (nûn’ların zammıyla) İsm olurlar, bir nesnenin güzîde ve muhtârına ıtlâk olunurlar. Ve نُقَاوَةٌ [nukâvet] lafzının ki nûn’un zammıyladır, cemʹi نُقَى [nuḵâ] gelir, هُدَى [hudâ] vezninde ve نُقَاءٌ [nuḵâ΄] gelir medd ile. Ve نُقَايَةٌ [nuḵâyet] kelimesinin ki yine nûn’un zammıyladır, cemʹi نَقَايَا [neḵâyâ] gelir nûn’un fethiyle ve نُقَاءٌ [nuḵâ΄] gelir nûn’un zammıyla ve medd ile; yukâlu: هُوَ نَقْوَتُهُ وَنَقَاوَتُهُ وَنَقَاتُهُ وَنُقَايَتُهُ وَنُقَاوَتُهُ أَيْ خِيَارُهُ Ve
نَقَاوَةُ الطَّعَامِ [neḵâvetu’ṯ-ṯaʹâm] ve
نَقَايَةُ الطَّعَامِ [neḵâyetu’ṯ-ṯaʹâm] (nûn’ların fethi ve zammıyladır) Buğdayı ayırtlayıp pâk ederken yabana attıkları delice ve çavdar ve sâ΄ir fazalât makûlesi nesneden ʹibârettir.
اَلنَّقَاةُ [en-neḵât] (nûn’un fethi ve elifin kasrıyla قَنَاةٌ [ḵanât] vezni üzere) Şol nesnedir ki taʹâmı pâk edip üyürtlerken onu yabana atarlar Umevî rivâyeti üzere. Ve baʹzılar eyitti: نَقَاةٌ [neḵât] her nesnenin yaramazına derler hurmâdan mâ-ʹadâ, zîrâ نَقَاةٌ [neḵât] hurmânın iyisine derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı