ḩacer ~ حَجَرٌ

Kamus-ı Muhit - حجر maddesi

Mü΄ellif burada حَجَرٌ [ḩacer]i صَخْرَةٌ [ṡaḣret] ile tefsîr eylemiştir ki tefsîr bi’l-ahasstır, zîrâ صَخْرَةٌ [ṡaḣret] hacer-i ʹazîme denir ki kaya taʹbîr olunur. Ve Baṡâ΄ir’de maʹrûf cevher-i sulb ile beyân eylemiştir. Ve

حَجَرٌ [ḩacer] Maʹdenden çıkıp henüz zevb ve siyâgat olunmamış gümüşe ve altına ıtlâk olunur. حَجَرَانِ [ḩacerân] altın ile gümüştür. Ve

حَجَرٌ [ḩacer] Kuma ıtlâk olunur, رَمْلٌ [reml] gibi. Ve

اَلْحَجَرُالْأَسْوَدُ [el-ḩaceru’l-esvedu] Kaʹbe-i muʹazzama cidârında maʹrûf seng-i esʹaddır, kemâline mebnî yalnız حَجَرٌ [ḩacer] dahi ıtlâk olunur. Ve

حَجَرٌ [Ḩacer] Endelüs’te bir şehr-i ʹazîm ismidir ki bir cebel üzerinde vâkiʹdir; muhaddisînden Muḩammed b. Yaḩyâ el-Ḩacerî oradandır. Ve bir başka mevziʹ adıdır. Ve

حَجَرُالذَّهَبِ [Ḩaceru’ž-Žeheb] Dimaşḵ’ta bir mahalle adıdır. Ve

حَجَرُشُغْلاَنَ [Ḩaceru Şuġlâne] (şîn-i muʹcemenin fethiyle) Antâkiyye kurbünde bir hısn adıdır. Ve

حَجَرٌ [ḩacer] Âfet ve dâhiyeye ıtlâk olunur; yukâlu: رُمِيَ بِحَجَرِ الْأَرْضِ أَيْ بِدَاهِيَةٍ Ve ashâbdan Evs hazretlerinin pederi ismidir. Ve şuʹarâ-yı Câhiliyye’den dîger Evs nâm kimsenin pederi adıdır. Ve muhaddisînden Enes cenâbının pederi ismidir, ʹalâ-kavlin bu iki كَتِفٌ [ketif] veznindedir. Ve Eyyûb b. Ḩacer ve Muḩammed b. Yaḩyâ b. Ebî Ḩacer hadîs rivâyet eylediler.

اَلْحَجْرُ [el-ḩacr] (ḩâ’nın harekât-ı selâsı ve cîm’in sükûnuyla) ve

اَلْحُجْرَانُ [el-ḩucrân] (ḩâ’nın zammı ve kesriyle) Menʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَجَرَهُ حُجْرَانًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا مَنَعَهُ ve yukâlu: حَجَرَ عَلَى الصَّغِيرِ الْقَاضِي إِذَا مَنَعَهُ مِنَ التَّصَرُّفِ فِي مَالِهِ Ve

حَجْرٌ [ḩacr] (ḩâ’nın fethi ve kesriyle) İnsânın kucağına denir, حِضْنٌ [ḩiḋn] ve kenâr ve âgûş maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَأَ فِي حِجْرِ فُلاَنٍ أَيْ فِي حِضْنِهِ Fukahânın حِجْرُ حِضَانَةٍ [ḩicru ḩiḋânet] taʹbîrleri bundandır. Ve harâm maʹnâsınadır ki ismdir, şerʹan muharrem olan nesneden ʹibârettir; yukâlu: هَذَا حِجْرٌ عَلَيْكَ أَيْ حَرَامٌ Ve fi’t-Tenzîl’i: ﴿حِجْرًا مَحْجُورًا﴾ أَيْ حَرَامًا مُحَرَّمًا وَقُرِئَ بِالْفَتْحِ وَالْكَسْرِ ve

حَجْرٌ [ḩacr] (hemân fethle) Beyâz ve pâkîze kumluğa denir. Ve gözün hânesine denir; مَحْجِرُ الْعَيْنِ [maḩciru’l-ʹayn] maʹnâsına. Ve

حَجْرٌ [Ḩacr] Yemâme eyâletinin kasabası yaʹnî kâʹidetü’l-mülkü olan şehrin adıdır. Ve Benû ʹUḵayl diyârında bir mevziʹ ismidir. Ve ʹUžre kabîlesi bilâdıyla Ġaṯafân bilâdı beyninde bir vâdî adıdır. Ve Benû Suleym’e mahsûs bir karye adıdır; bunda ḩâ’nın kesriyle de zebân-zeddir. Ve Ġaṯafân bilâdında bir dağın adıdır. Ve Yemen’de bir mevziʹ ismidir. Ve bir mevziʹ adıdır ki orada Devs kabîlesiyle Kinâne meyânında bir vakʹa olmuştur. Ve

حَجْرٌ [ḩacr] حَجْرَةٌ [ḩacret] lafzından cemʹ-i cinsi olur ki نَاحِيَةٌ [nâḩiyet] maʹnâsınadır; yukâlu: تَنَحَّى فِي حَجْرَةٍ أَيْ نَاحِيَةٍ

حُجْرٌ [ḩucr] (ḩâ’nın zammı ve cîm’in sükûnu ve zammıyla) İmru΄ulḵays nâm şâʹir-i meşhûrun pederi ve cedd-i aʹlâsı ismleridir. Ve Ḩucr b. Rebîʹa ve Ḩucr b. ʹAdiyy ve Ḩucr b. en-Nuʹ mân ve Ḩucr b. Yezîd ashâbdandır ve Ḩucr b. el-ʹAnbes tabiʹîndendir. Ve

حُجْرٌ [Ḩucr] Yemen’de bir karye adıdır ki nevâhî-i Bedr’dendir; aʹlâm-ı ʹulemâdan Yaḩyâ b. el-Munžir ve Muḩammed b. Aḩmed b. Câbir el-Ḩucrî oradandır.

اَلْمَحْجَرُ [el-maḩcer] (مَصْدَرٌ [maṡdar] vezninde) حِجْرٌ [ḩicr] gibi harâm maʹnâsınadır. Ve

حِجْرٌ [ḩicr]ve

مَحْجَرٌ [maḩcer] Masdar olurlar; yukâlu: حَجَرَهُ عَلَيْهِ حِجْرًا وَمَحْجَرًا إِذَا حَرَّمَهُ Ve şol çay kıyısına denir ki yüksekçe olmakla suyunu taşraya neşf ve seyelândan menʹ ve imsâk eyleye.

Vankulu Lugatı - حجر maddesi

اَلْحِجَارُ [el-ḩicâr] (ḩâ’nın kesriyle) ve

اَلْحِجَارَةُ [el-ḩicâret] (ḩâ’nın kesriyle) Kezâlik bunların ikisi dahi cemʹ-i kesrettir; ke-kavlike: جَمَلٌ وَجِمَالَةٌ وَذَكَرٌ وَذِكَارَةٌ Faʹal vezni bu sîga üzere cemʹ olunmak nâdirdir. Ve

حَجَرٌ [Ḩacer] İsm-i recül dahi olur, bundandır: Evs b. Ḩacer ki şuʹarâ-yı ʹArabdandır.

اَلْحَجْرُ [el-ḩacr] (ḩâ’nın fethi ve cîm’in sükûnuyla) Tasarruftan menʹ etmek; ve minhu kavluke: حَجَرَ عَلَيْهِ الْقَاضِي يَحْجُرُ حَجْرًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve Muḣtâr-ı Ṡiḩâḩ’ta وَبَابُهُ قَطَعَ dediği sahîh değildir. Ve

حَجْرٌ [Ḩacr] Yemâme kasabasının adıdır; müzekker ve mü΄ennes istiʹmâl olunur. Ve

حَجْرٌ [ḩacr] İnsânın kucağı, kenâr-ı merdüm maʹnâsına; kesriyle dahi lügattır. Ve

اَلْحُجْرُ [el-ḩucr] (ḩâ’nın zammı ve cîm’in sükûnuyla) Defʹ maʹnâsına. Tâ΄ife-i ʹArab bir nesneyi kerîh görseler, حُجْرًا لَهُ derler; ey: دَفْعًا ki o kerîh gördükleri emrden istiʹâze olur. Ve

حُجْرٌ [Ḩucr] Kezâlik ricâlden bir kimsenin adıdır ki o Ḩucr el-Kindî’dir ki Âkilu’l-Murâr’la mülakkabdır. Ve Ḩucr b. ʹÎsâ’nın dahi adıdır ki o el-Edîr demekle mülakkabdır. Ve bunda zamm-ı ʹayn dahi câ΄izdir: عُسْرٌ [ʹusr]le عُسُرٌ [ʹusur] gibi. Ve

حُجْرٌ [ḩucr] Harâma dahi ıtlâk olunur.

حَجْرٌ [ḩacr] Harâm maʹnâsına da gelir ve lâkin kesr efsahtır. Ve Bârî taʹâlânın ﴿وَحَرْثٌ حِجْرٌ﴾ (الأنعام 138) dediği kavl-i şerîfi ve وَيَقُولُ الْمُشْرِكُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِذَا رَأَوْا مَلٰئِكَةَ الْعَذَابِ﴿حِجْرًا مَحْجُورًا﴾ (الفرقان 22) buyurduğu kavl-i şerîfi ki “حَرَامًا مُحَرَّمًا” maʹnâsınadır, fethle ve kesrle kırâ΄at olunmuştur. Ve “حِجْرًا مَحْجُورًا” dediklerinin aslı budur ki onlar dünyâda havf ettikleri kimseye “فِي الشَّهْرِ الْحَرَامِ” derlerdi eşhür-i hürümde mukâtele olmadığına binâ΄en, âhirinde dahi böyle demekle nefʹi olur sanırlardı.

اَلْحِجْرُ [el-ḩicr] (ḩâ’nın kesriyle ve cîm’in sükûnuyla) İnsânın kucağı, kenâr-ı merdüm maʹnâsına, nitekim mürûr etti. Ve

حِجْرٌ [Ḩicr] Kaʹbe, verâ-i Ḩaṯîm’in müştemil olduğu yere dahi derler ki beyt-i şerîftendir, şimâli cânibindedir. Ve her nesne ki duvar kılına ona حِجْرٌ [ḩicr] derler. Ve

حِجْرٌ [Ḩicr] Nâhiye-i Şâm’da Vâdi’l-Ḵurâ kurbünde menâzil-i Šemûd’a dahi derler. Kâlallâhu tebâreke ve taʹâlâ: ﴿كَذَّبَ أَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ﴾ (الحجر 80) Ve

حِجْرٌ [ḩicr] Mü΄ennes olan ata dahi ıtlâk olunur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı