اَلْحَكِرُ [el-ḩakir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Ziyâde pahaya çıkmak için habs-i mâl eden kimseye denir ki madrabaz taʹbîr olunur; yukâlu: إِنَّهُ لَحَكِرٌ لاَ يَزَالُ يَحْبِسُ سِلْعَتَهُ
اَلْحَكَرُ [el-ḩaker] (fethateynle) Şol mâla denir ki ağır pahaya çıksın diye sâhibi satmayıp habs ve tevkîf olunmuş ola ve bu مَحْكُورٌ [maḩkûr] maʹnâsınadır; عَدَدٌ [ʹaded] ve مَعْدُودٌ [maʹdûd] gibi; yukâlu: فِي يَدِهِ حَكَرٌ أَيْ مَالٌ مُحْتَبَسٌ إِنْتِظَارًا لِغَلاَئِهِ Ve ona حُكَرٌ [ḩuker] dahi denir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde.
اَلْحَكْرُ [el-ḩakr] (مَكْرٌ [mekr] vezninde) Zulm ve sitem eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَكَرَهُ الْوَالِي حَكْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ظَلَمَهُ Ve bir kimse ile hüsn-i muʹâşeret ü imtizâc eylemeyip sû-i ülfet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: فُلاَنٌ يَحْكِرُ فُلاَنًا إِذَا سَاءَتْ مُعَاشَرَتُهُ Ve
حَكْرٌ [ḩakr] Bal ile muhtelit yağa denir ki küçük çocuklara yalatırlar. Ve küçük kavataya ve ağaç çanağa denir; yukâlu: وَضَعَ الْحَكْرَ بِالْحَكْرِ أَيِ السَّمْنَ الْمَخْلُوطَ بِالْعَسَلِ يَلْعَقُهُمَا الصَّبِيُّ فِي الْقَعْبِ الصَّغِيرِ Ve
حَكْرٌ [ḩakr] Az nesneye denir; tekûlu: أَعْطَانِي حَكْرًا أَيْ شَيْئًا قَلِيلاً Bu iki maʹnâda ḩâ’nın zammıyla da lügattır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı