ḣâl ~ خَالٌ

Kamus-ı Muhit - خال maddesi

Mütercim der ki İmâm Šaʹleb beyânına göre خَالٌ [ḣâl] خَوَلٌ [ḣavel]den me΄hûzdur ki fethateynledir, haşem maʹnâsınadır, yaʹnî aslı خَوَلٌ idi yâhûd خَائِلٌ [ḣâ΄il]den maklûb ve muhtasardır ki muhâfız maʹnâsınadır, niteki عَمٌّ [ʹamm] “ع،م،م” mâddesindendir, Câḩiż işbu: “عِرْقُ الْخَالِ لَا يَنَامُ” meselinin beyânında dedi ki veledin خَالٌ [ḣâl] ve خَالَةٌ [ḣâlet]e müşâbeheti عَمٌّ [ʹamm] ve عَمَّةٌ [ʹammet]e müşâbehetinden ziyâdedir, zîrâ veledin vâlidesine olan münâsebeti vâlidine olan münâsebetinden ziyadedir, hattâ ekserî vâlidesi ʹırkına çekerler. Ḵur΄ân-ı kerîm’de ﴿قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَى شَاكِلَتِهِ﴾ âyeti عَلَى لَبَنِهِ ile de tefsîr olunmuştur, onun için pederine nisbet nâ-halef evlâd kesîr olur, husûsan vâlidesi tarafı fürû-mâye ola, elbette pederine o veled ʹadû olur. Baʹzı hukemâdan sordular ki “Sebeb nedir ki biz veledlerimize mihr ve muhabbet ederiz, onlar bize çendân muhabbet etmezler, belki vücûd ve emvâl ve umûrumuza ʹadâvet muʹâmelesi ederler?” O hakîm takrîr-i mezkûr ile cevâb verdi. Ve hakîm-i âher dedi ki “Veledimiz bizden cüz΄dür, elbette küll cüz΄e mâ΄il ve müncezibdir.” Ve biri dahi dedi ki “Hazret-i Âdem’in vâlidi olmamakla vâlid hakkını bilmemek gûyâ ki evlâdına mîrâstır.” Ve biri dahi sûfiyâne dedi ki “Bu ʹâlem-i ibtilâya kudûmlerine sebeb olduğumuz için bize ʹadâvet ederler.” İntehâ. Kezâlik zikr-i âtî maʹnâların cümlesinde خَالٌ [ḣâl] kelimesi خَائِلٌ [ḣâ΄il]den maklûb ve muhtasardır. Ve

خَالٌ [ḣâl] Bir nesnenin sîmâsından firâsetle fehm ve istinbât olunan ʹalâmet-i hayra denir; tekûlu: أَخَلْتُ فِي فُلَانٍ خَالًا مِنَ الْخَيْرِ أَيْ تَوَسَّمْتُ Ve ʹaskerin bayrağına denir. Ve bir cins kumaş adıdır ki beyne’l-ʹArab maʹrûftur. Ve siyâh tüylü buğura denir; yukâlu: لَهُ خَالٌ أَيْ فَحْلٌ أَسْوَدُ مِنَ الْإِبِلِ Ve bir nesnenin sâhibine denir; tekûlu: أَنَا خَالُ هَذَا الْفَرَسِ أَيْ صَاحِبُهَا Ve bir nesneyi gereği gibi görüp gözetip riʹâyet ve tîmârında hemîşe kıyâm ve ihtimâm eden adama denir; yukâlu: هُوَ خَالُ مَالٍ أَيْ إِزَاؤُهُ قَائِمٌ عَلَيْهِ

Vankulu Lugatı - خال maddesi

اَلْخَوْلِيُّ [el-ḣavliyy] (ḣâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnu ve âhirinde yâ’nın teşdîdiyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: هُوَ خَوْلِيُّ مَالٍ أَيْ حَسَنُ الْقِيَامِ عَلَيْهِ Ve

خَالٌ [ḣâl] Liyâkat maʹnâsına da gelir; yukâlu: تَخَوَّلْتُ فِي بَنِي فُلَانٍ خَالًا مِنَ الْخَيْرِ أَيْ أَخَلْتُ وَتَوَسَّمْتُ Ve تَوَسُّمٌ [tevvessum] Bir nesneyi firâsetle bilmeğe dahi derler. Ve

خَالٌ [ḣâl] Ana karındaşına dahi derler, dayı maʹnâsına. Ve

خَالٌ [ḣâl] Sancağa dahi derler, livâ maʹnâsına. Ve bürd dedikleri kumâşın bir nevʹine dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı