el-ḣamiṯ ~ اَلْخَمِطُ

Kamus-ı Muhit - الخمط maddesi

اَلْخَمِطُ [el-ḣamiṯ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Cûş u hurûş eder olan deryâya vasf olur; yukâlu: بَحْرٌ خَمِطُ الْأَمْوَاجِ أَيْ مُلْتَطِمُهَا

اَلْخَمَطُ [el-ḣamaṯ] (fethateynle) Bu dahi sütün ve tulumun râyihası hoş olmak ve râyihası bozulmak maʹnâlarına azdâddandır; yukâlu: خَمِطَ اللَّبَنُ وَالسِّقَاءُ خَمَطًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا طَابَتْ رِيحُهُ وَيُقَالُ خَمِطَ إِذَا تَغَيَّرَتْ رِيحُهُ Ve bir kimse tekebbür eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَمِطَ الرَّجُلُ إِذَا تَكَبَّرَ Ve darılmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَمِطَ الرَّجُلُ إِذَا غَضِبَ

اَلْخَمْطُ [el-ḣamṯ] (ḣâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Eti kebâb eylemek, ʹalâ-kavlin tatarıca kebâb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَمَطَ اللَّحْمَ خَمْطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا شَوَاهُ أَوْ فَلَمْ يُنْضِجْهُ Ve oğlağın derisini yüzüp bütün biryân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَمَطَ الْجَدْيَ إِذَا سَلَخَهُ فَشَوَاهُ Ve tuluma süt komak maʹnâsınadır; yukâlu: خَمَطَ اللَّبَنَ خَمْطًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا جَعَلَهُ فِي سِقَاءٍ Ve

خَمْطٌ [ḣamṯ] Râyihası tayyib olan süte denir, خَامِطَةٌ [ḣâmiṯat] gibi. ʹAlâ-kavlin نَبِقٌ [nebiḵ] ve elma râyihaları bağlamış süte denir ki نَبِقٌ [nebiḵ] gibi ve elma gibi kokar ola, ke-mâ se-yuzkeru. Ve

خَمْطٌ [ḣamṯ] ve

خُمُوطٌ [ḣumûṯ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Sütün ve süt tulumunun râyihası hoş olmak maʹnâsınadır. Ve nâ-hoş olmak maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: خَمَطَ اللَّبَنُ وَالسِّقَاءُ خَمْطًا وَخُمُوطًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا طَابَتْ رِيحُهُ وَيُقَالُ خَمَطَ إِذَا تَغَيَّرَتْ رِيحُهُ Ve

خَمْطٌ [ḣamṯ] Ekşi, ʹalâ-kavlin acı nesneye denir; yukâlu: شَيْءٌ خَمْطٌ أَيْ حَامِضٌ أَوْ مُرٌّ Ve tadı acımtırak olan nebâta denir. Ve ağacın azca tutmuş yemişine denir. Ve سِدْرٌ [sidr] ağacına şebîh bir şecerin ismidir. Ve bir kâtil ve zehr-nâk şecer adıdır. Yâhûd mutlakan dikensiz ve çalısız olan şecere denir. Ve misvâk ağacının yemişine denir. Ve bir nevʹ yemiş adıdır ki فَسْوَةُ الضَّبُعِ [fesvetu’ḋ-ḋabuʹ] dahi derler. Mü΄ellif ʹindinde فَسْوَةُ الضَّبُعِ [fesvetu’ḋ-ḋabuʹ] mantar nevʹindendir, قَعْبَلٌ [ḵaʹbel] dahi denir. Ve sâ΄ire göre Yûnânîde sokrâtiyyûn dedikleri köktür, şalgam kadar olur.

Vankulu Lugatı - الخمط maddesi

اَلْخَمْطُ [el-ḣamṯ] (ḣâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Bir cins misvâk ağacıdır ki onun ekle kâbil meyvesi olur. Ve Bârî taʹâlânın ﴿ذَوَاتَيْ أُكُلٍ خَمْطٍ﴾ (سبأ 16) dediği kavli أَكْلٌ [ekl]in خَمْطٌ [ḣamṯ]a izâfetiyle dahi kırâ΄at olundu. Ve

خَمْطٌ [ḣamṯ] Şol süte derler ki ekşi ola. Ebû ʹUbeyd eyitti: Eger sütten tâzelik halâveti gidip taʹmı mütegayyir olmazsa ona سَاقِطٌ [sâḵiṯ] derler ve eger fi’l-cümle râyihası mütegayyir olursa خَامِطٌ [ḣâmiṯ] ve خَمِيطٌ [ḣamîṯ] derler. Ve eger taʹmı mütebeddil olursa مُمَحَّلٌ [mumaḩḩal] derler ḩâ-i mühmelenin fethi ve teşdîdiyle ve eger taʹmı mütebeddil olduktan sonra fi’l-cümle halâveti olursa قُوهَةٌ [ḵûhet] derler ḵâf’ın zammı ile.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı