el-ḣammâr ~ اَلْخَمَّارُ

Kamus-ı Muhit - الخمار maddesi

اَلْخَمَّارُ [el-ḣammâr] (كَتَّانٌ [kettân] vezninde) خَمْرٌ [ḣamr] satıcıya denir, mey-fürûş maʹnâsına lisânımızda mey-hâneci taʹbîr olunur.

اَلْخُمَارُ [el-ḣumâr] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Bâdenin neş΄e ve keyfiyyeti geçtikten sonra ʹârız olan hamyâzeye ve sıklet ve ser-girânlığa denir ve minhu kavlu’ş-şâʹir: “إِذَا قُلْتَ أَهْلاً لِلْكُؤُوسِ وَمَرْحَبًا || فَصَبْرًا عَلَى خَيْرِ الْخُمَارِ وَشَرِّهِ” وَهُوَ صُدَاعُ الْخَمْرِ وَأَذَاهَا

اَلْخِمَارُ [el-ḣimâr] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Bu dahi müzdahim ve galebe olan cemâʹat-i insânîye denir. Ve hatun kısmının tesettür için başlarına örttükleri çar ve yaşmak makûlesine denir, نَصِيفٌ [naṡîf] maʹnâsına. Ve mutlakan bir şey΄ setr eden nesneye denir. Cemʹi أَخْمِرَةٌ [aḣmiret] ve خُمْرٌ [ḣumr] gelir ḣâ’nın zammıyla ve خُمُرٌ [ḣumur] gelir zammeteynle. Ve maʹnâ-yı evveldendir ki ʹArablar مَا شَمَّ خِمَارَكَ derler مَا غَيَّرَكَ عَنْ حَالِكَ ve مَا أَصَابَكَ maʹnâsına, yaʹnî “Sana ne uğradı ve eski hâlinden seni ne şey΄ böylece tagyîr eyledi?” Çünkü nisvân-ı ʹArablar hımârlarını tîble âlûde ederler, muhadderâtının hımârlarını baʹzı zen-dostlar istişmâm eyledikte elbette infiʹâl ederler.

Vankulu Lugatı - الخمار maddesi

اَلْخُمَارُ [el-ḣumâr] (ḣâ’nın zammıyla) Sarhoşluktan bâkî kalan eserdir. Ve

خَمَارٌ [ḣumâr] (ḣâ’nın zammıyla ve fethiyle) Halk arasına dahi derler; yukâlu: دَخَلَ فِي خُمَارِ النَّاسِ وَخَمَارِهِمْ لُغَةٌ فِي غُمَارِ النَّاسِ وَغَمَارِهِمْ أَيْ فِي زَحْمَتِهِمْ وَجَمَاعَتِهِمْ

اَلْخِمَارُ [el-ḣimâr] (ḣâ’nın kesriyle) ʹAvretler başına örtündüğü nesnedir ki ona leçek derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı