ež-žulḵ ~ اَلذُّلْقُ

Kamus-ı Muhit - الذلق maddesi

اَلذَّلَقُ [ež-želaḵ] (fethateynle) Bir nesne keskinlenmek ve keskin olmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَلِقَ اللِّسَانُ وَالسِّنَانُ ذَلَقًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ذَرَبَ Ve çerâg uyanıp aydınlık vermek maʹnâsınadır; yukâlu: ذَلَقَ السِّرَاجُ إِذَا أَضَاءَ Ve keler kısmı kumsaldan merc ve mülâyim çepel yere çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَلَقَ الضَّبُّ إِذَا خَرَجَ مِنْ خُشُونَةِ الرَّمْلِ إِلَى لِينِ الْمَاءِ Ve bir kimse susuzluktan ölümcül olmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَلَقَ فُلاَنٌ مِنَ الْعَطَشِ إِذَا أَشْرَفَ عَلَى الْمَوْتِ

اَلذَّلِقُ [ež-želiḵ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْأَذْلَقُ [el-ežlaḵ] (أَحْمَرُ [aḩmer] vezninde) Bâb-ı râbiʹden vasflardır, keskin nesneye denir; yukâlu: سِنَانٌ وَلِسَانٌ ذَلِقٌ وَأَذْلَقُ أَيْ حَدِيدٌ Ve

ذَلِقٌ [želiḵ] Talâkatlı ve fesâhatlı sühan-ver adama ıtlâk olunur; yukâlu: خَطِيبٌ ذَلِقٌ أَيْ فَصِيحٌ ve yukâlu: إِمْرَأَةٌ ذَلِقَةٌ Ve أَذْلَقُ [ežlaḵ] kelimesinin cemʹi ذُلْقٌ [žulḵ] gelir žâl’ın zammıyla; yukâlu: أَسِنَّةٌ ذُلْقٌ أَيْ حِدَادٌ

اَلذَّلِيقُ [ež-želîḵ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve

اَلذُّلَقُ [ež-žulaḵ] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) ve

اَلذُّلُقُ [ež-žuluḵ] (عُنُقٌ [ʹunuḵ] vezninde) Belîg ve fasîh ve sühan-rân olan lisâna vasf olur, ذَلْقٌ [želḵ] gibi; yukâlu: لِسَانٌ ذَلِيقٌ وَذَلْقٌ كَمَا مَرَّ وَذُلَقٌ وَذُلُقٌ أَيْ حَدِيدٌ بَلِيغٌ بَيِّنُ الذَّلاَقَةِ وَالذَّلَقِ Ve

ذَلِيقٌ [želîḵ] Gâh olur ki sâhib-i lisâna dahi vasf olur; yukâlu: خَطِيبٌ ذَلِيقٌ وَعَقِيلَةٌ ذَلِيقَةٌ أَيْ فَصِيحٌ

اَلذَّلْقُ [ež-želḵ] (خَلْقٌ [ḣalḵ] vezninde) Bıçak makûlesini bileyip keskinletmek maʹnâsınadır; yukâlu: ذَلَقَ السِّكِّينَ ذَلْقًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا حَدَّدَهُ Ve arıklatıp zebûn kılmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ذَلَقَ السَّمُومُ أَوِ الصَّوْمُ فُلاَنًا إِذَا أَضْعَفَهُ Ve kuş sağnamak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَلَقَ الطَّائِرُ إِذَا زَرَقَ Ve lisân belîg ve sühan-rân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَلَقَ اللِّسَانُ إِذَا كَانَ ذَلِيقًا Ve ذَلْقٌ [želḵ] vasf olur, ke-mâ se-yuzkeru fî اَلطَّلْق Ve

ذَلْقٌ [želḵ] Her şeyin keskin olan yerine denir, ke-mâ se-yecî΄u; ذَلْقَةٌ [želḵat] dahi denir ve bunda fethateynle de lügattir.

Vankulu Lugatı - الذلق maddesi

اَلذُّلْقُ [ež-žulḵ] (žâl’ın zammı ve lâm’ın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu.

اَلذَّلَقُ [ež-želaḵ] (fethateynle) Iztırâb, hareket etmek maʹnâsına; yukâlu: ذَلِقَ يَذْلَقُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

ذَلَقٌ [želaḵ] Keskin olmağa dahi derler; yukâlu: ذَلِقَ السِّنَانُ إِذَا ذَرِبَ Ve ذَرَابَةٌ [žerâbet] žâl-ı muʹceme ve râ-i mühmele ile حِدَّةٌ [ḩiddet] maʹnâsınadır.

اَلذَّلِقُ [ež-želiḵ] (žâl’ın fethi ve lâm’ın kesriyle) Keskin olan nesne. Ve

ذَلِقٌ [želiḵ] Kezâlik sözü keskin ve fasîh olan kimseye derler; yukâlu: خَطِيبٌ ذَلِقٌ

اَلذُّلَقُ [ež-žulaḵ] (kezâlik žâl’ın zammı ve lâm’ın fethiyle) Bi-maʹnâhu eyzan; yukâlu: ذَلْقٌ طَلْقٌ وَذَلِيقٌ طَلِيقٌ وَذُلُقٌ طُلُقٌ وَذُلَقٌ طُلَقٌ فَفِيهِمَا أَرْبَعُ لُغَاتٍ

اَلذَّلْقُ [ež-želḵ] (žâl’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Bekredeمِحْوَرٌ [miḩver] döndüğü yer. Ve مِحْوَرٌ [miḩver] mîm’in kesri ve ḩâ-i mühmele ile bekrede olan oka derler ki bekre onun üzerine devr eder. Ve

ذَلْقٌ [želḵ] Her nesnenin tarafına ve nihâyetine dahi derler. Ve

ذَلْقٌ [želḵ] Dilin keskin olmasına dahi derler; yukâlu: ذَلُقَ اللِّسَانُ ذَلْقًا مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ ve

ذَلْقٌ [želḵ] Keskin olan dile dahi derler; yukâlu: لِسَانٌ ذَلْقٌ طَلْقٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı