ež-žiḵn ~ اَلذِّقْنُ

Kamus-ı Muhit - الذقن maddesi

اَلذِّقْنُ [ež-žiḵn] (žâl’ın kesri ve ḵâf’ın sükûnuyla) Pek pîr-i fânîye denir; yukâlu: رَجُلٌ ذِقْنٌ أَيْ شَيْخٌ هَرِمٌ

اَلذَّقَنُ [ež-žeḵan] (fethateynle) Ağzın aşağı tarafından iki çene kemiklerinin kavuştuğu yere denir ki enek taʹbîr olunur; žâl’ın kesriyle de câ΄izdir. Ve bu müzekkerdir, cemʹi أَذْقَانٌ [ežḵân]dır; ve minhu’l-meselu: “مُثْقَلٌ اسْتَعَانَ بِذَقَنِهِ” Aslı budur ki yükü ağır olan deve eneğini yere koyup ona dayanmadıkça kalmaya kâdir olmamakla gûyâ ki eneğinden istiʹâne eder. Bu mesel bir kimse kendiden dûn olan kimseden bir husûs zımnında istiʹâne eyledikte îrâd olunur.

اَلذَّقْنُ [ež-žaḵn] (žâl’ın fethiyle) Bir adamın kafâsına şamar vurmak yâhûd eneğine vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَقَنَهُ ذَقْنًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا قَفَدَهُ أَوْ ضَرَبَ ذَقَنَهُ Ve çeneyi bir nesne üzere dayamak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَقَنَ عَلَى يَدِهِ أَوْ عَلَى عَصَاهُ إِذَا وَضَعَ ذَقَنَهُ عَلَيْهَا

Vankulu Lugatı - الذقن maddesi

اَلذَّقَنُ [ež-žeḵan] (fethateynle) Enek ki iki çenenin kavuştuğu yerdir. Ve fi’l-meseli: “مُثْقَلٌ اِسْتَعَانَ بِذَقَنِهِ” Bu bir meseldir ki bununla bir recül-i zaʹîf kendi mislli recül-i zaʹîfle istiʹânet etmesinde darb olunur. Ve bunun aslı şol devedir ki üzerine haml-ı sakîl vuruldukta yerinden kıyâma kâdir olmayıp eneğin yere dayamakla kıyâm etmeği umar. Ve

ذَقَنٌ [žeḵan] Kovanın kenârı dikişte eğri gelmek maʹnâsına da gelir; tekûlu: ذَقَنْتُ الدَّلْوَ إِذَا خَرَزْتَهَا فَجَاءَتْ شَفَتُهَا مَائِلَةً

اَلذَّقْنُ [ež-žaḵn] (žâl’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Eneğe vurmak; tekûlu: ذَقَنْتُهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا ضَرَبْتَ ذَقَنَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı