اَلذَّوْقُ [ež-ževḵ] (سَوْقٌ [sevḵ] vezninde) ve
اَلذَّوَاقُ [ež-ževâḵ] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve
اَلْمَذَاقُ [el-mežâḵ] (mîm’in fethiyle) ve
اَلْمَذَاقَةُ [el-mežâḵat] (hâ’yla) Tatmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَاقَهُ يَذُوقُهُ ذَوْقًا وَذَوَاقًا وَمَذَاقًا وَمَذَاقَةً إِذَا اخْتَبَرَ طَعْمَهُ Ve pekliğini ve gevşekliğini denemek için yayın kirişini çekmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ذَاقَ الْقَوْسَ إِذَا جَذَبَ وَتَرَهَا اِخْتِبَارًا Ve
ذَوَاقٌ [ževâḵ] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Tadılacak cüz΄îce şey΄e denir ki tadımlık taʹbîr olunur; ve minhu yukâlu: مَا ذَاقَ ذَوَاقًا أَيْ شَيْئًا
اَلذَّوَّاقُ [ež-ževvâḵ] (zâl’ın fethi ve vâv’ın teşdîdiyle) Gam-nâk olan kimse, melûl maʹnâsına.
اَلذَّوَاقُ [ež-ževâḵ] (žâl’ın ve vâv’ın fethiyle) Bi-maʹnâhu.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı