اَلرَّعَلُ [er-reʹal] (fethateynle) Ahmak olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَعِلَ الرَّجُلُ رَعَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا حَمُقَ
اَلرِّعْلُ [er-riʹl] (râ’nın kesriyle) Erkek hurmâ ağacına denir, ذَكَرُ النَّخْلِ [žekeru’n-naḣl] maʹnâsına. Ve Riʹl ve Žekvân, Suleym kabîlesinden münşaʹib iki kabîledir.
اَلرَّعْلُ [er-raʹl] (râ’nın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Pek dürtmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَعَلَهُ رَعْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا طَعَنَهُ طَعْنًا شَدِيدًا Ve kılıçla çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَعَلَهُ بِالسَّيْفِ إِذَا نَفَحَهُ بِهِ Ve
رَعْلٌ [raʹl] Dağın burun gibi çıkmış sivri ucuna denir, أَنْفُ الْجَبَلِ [enfu’l-cebel] maʹnâsına. Ve رَعْلُ الرَّجُلِ [raʹlu’r-recul] adamın eğninde olan libâstan ʹibârettir; yukâlu: جَاءَ يَجُرُّ رَعْلَهُ أَيْ ثِيَابَهُ Ve
رَعْلٌ [Raʹl] Bir mevziʹ adıdır.
اَلرُّعُلُ [er-ruʹul] (zammeteynle) Cemʹi, zikr olunan sıfatla mevsûf koyunlar maʹnâsına.
اَلرَّعْلُ [er-raʹl] (râ’nın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Bi-maʹnâhâ. Ve
رَعْلٌ [raʹl] Uzun hurmâ ağacına dahi derler. Ve
رَعْلَةٌ [raʹlet] Uzun libâsa dahi derler, İbnu’l-Aʹrâbî rivâyeti üzere; yukâlu: مَرَّ فُلَانٌ يَجُرُّ رَعْلَتُهُ أَيْ ثِيَابَهُ Ve
رَعْلَةٌ [raʹlet] Çok ʹayâle dahi derler; yukâlu: تَرَكْتُ عَيَالًا رَعْلَةً أَيْ كَثِيرًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı