er-reʹaż ~ اَلرَّعَظُ

Kamus-ı Muhit - الرعظ maddesi

اَلرَّعْظُ [er-raʹż] (وَعْظٌ [vaʹż] vezninde) Oka temren girecek yer düzmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَعَظَ السَّهْمَ رَعْظًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَعَلَ لَهُ رُعْظًا Ve okun temren girecek yerini kırıp ufatmak maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: رَعَظَ السَّهْمَ إِذَا كَسَرَ رُعْظَهُ

اَلرُّعْظُ [er-ruʹż] (râ’nın zammıyla) Okun temren girecek yerine denir ki onun üstüne sinir sarılır. Cemʹi أَرْعَاظٌ [erʹâż]dır ve minhu’l-meselu: “إِنَّ فُلاَنًا لَيَكْسِرُ عَلَيْكَ أَرْعَاظَ النَّبْلِ” Mesel-i mezbûr gittikçe gazabı müştedd olan kimse hakkında darb olunur. Aslı budur ki bir nesne zımnında gazab-nâk olan adam oturup elindeki ok ile yeri dürtüp karıştırarak okun رُعْظٌ [ruʹż]unu şikest eder yâhûd ağızda olan dişlerin kökleri ok temrenlerinin medhallerine teşbîh olunmakla filân kimse sana hışm ve gazabdan nâşî dişlerini birbirine sürüp gıcırdatır demektir ki hâlet-i mezbûr kemâl-i gayz u gazab eseri olmakla mahall-i merkûmda îrâd olunur. Ve fi’l-meseli’l-âheri: “مَا قَدَرْتُ عَلَى كَذَا حَتَّى تَعَطَّفَتْ عَلَيَّ أَرْعَاظُ النَّبْلِ” Yaʹnî “Filân matlaba bu kadar saʹy eyledim, tahsîline kâdir olmadım, أَرْعَاظُ [erʹâż]-ı nibâl bana eğilip münʹatıf oldu” ki murâd ifrâg-ı esbâb edince kadar vüsʹümü sarf eyledim demektir.

Vankulu Lugatı - الرعظ maddesi

اَلرَّعَظُ [er-reʹaż] (fethateynle) Okun temren girecek yeri ufanmak; yukâlu: رَعِظَ السَّهْمُ يَرْعَظُ رَعَظًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا انْكَسَرَ رُعْظُهُ

اَلرَّعِظُ [er-reʹiż] (râ’nın fethi ve ʹayn’ın kesriyle) Şol oktur ki onun temreni girdiği yer ufanmış ola.

اَلرُّعْظُ [er-ruʹż] (râ’nın zammı ve ʹayn’ın sükûnuyla) Okun temren girecek deliği ki üzerine sinir sararlar.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı