er-rumm ~ اَلرُّمُّ

Kamus-ı Muhit - الرم maddesi

اَلرُّمُّ [er-rumm] (râ’nın zammıyla) Derûnda olan hemm ve tasaya denir; yukâlu: فِي قَلْبِهِ رُمٌّ أَيْ هَمٌّ Ve Mekke’de bir köhne kuyunun ismidir. Ve Ḩicâz’da bir binânın adıdır.

اَلرِّمُّ [er-rimm] (râ’nın kesriyle) Fi’l-asl çürümüş kemiğe denir ki türâb olur. Ve ʹArablar طِمٌّ [ṯimm] lafzıyla zikr edip pek firâvân nesne murâd ederler; yekûlûne: جَاءَ فُلَانٌ بِالطِّمِّ وَالرِّمِّ أَيْ بِالْبَحْرِيِّ وَالْبَرِّيِّ أَوِ الرَّطْبِ وَالْيَابِسِ أَوِ الْمَاءِ وَالتُّرَابِ أَوْ بِالْمَالِ الْكَثِيرِ Ve suyun götürüp gittiği nesneye denir, ʹalâ-kavlin su yüzünde olan otluk ve sazlık makûlesinin kırıntısına denir. Ve kemik içre olan iliğe denir.

اَلرَّمُّ [er-remm] (râ’nın fethi ve mîm’in teşdîdiyle) ve

اَلْمَرَمَّةُ [el-meremmet] (mîm’in ve râ’nın fethiyle) Halel bulmuş nesneyi ıslâh eylemek maʹnâsınadır ki onarmak taʹbîr olunur; yukâlu: رَمَّهُ رَمًّا وَمَرَمَّةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا أَصْلَحَهُ Ve koyun ve keçi makûlesi hayvân ağız ile ağaç budaklarının uçlarını kavrayıp otlamak maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَّتِ الْبَهِيمَةُ إِذَا تَنَاوَلَتِ الْعِيدَانَ بِفَمِهَا Ve ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَّ الشَّيْءَ إِذَا أَكَلَهُ Ve

رَمٌّ [remm] ve

رِمَّةٌ [rimmet] (râ’nın kesriyle) ve

رَمِيمٌ [remîm] Kemik çürümek maʹnâsınadır; yukâlu: رَمَّ الْعَظْمُ رِمَّةً وَرَمًّا وَرَمِيمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا بَلِيَ

Vankulu Lugatı - الرم maddesi

اَلرِّمُّ [er-rimm] (râ’nın kesri ve mîm’in teşdîdiyle) Mâl çok olmak; yukâlu: جَاءَ بِالطِّمِّ وَالرِّمِّ إِذَا جَاءَ بِالْمَالِ الْكَثِيرِ Ve طِمٌّ [ṯimm] ṯâ΄-i mühmele ile şey΄-i kesîrdir. Ve

رِمٌّ [rimm] Kemiğin içinde olan iliğe dahi derler.

اَلرَّمُّ [er-ramm] (râ’nın fethi ve mîm’in teşdîdiyle) Bir nesneyi ıslâh etmek.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı