ez-zebin ~ اَلزَّبِنُ

Kamus-ı Muhit - الزبن maddesi

اَلزَّبِنُ [ez-zebin] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Şedîdü’d-defʹ şahsa denir.

اَلزِّبْنُ [ez-zibn] (zây’ın kesriyle) Gerekli ve hâcet maʹnâsınadır; yukâlu: أَخَذَ زِبْنَهُ مِنَ الْمَالِ أَيْ حَاجَتَهُ

اَلزُّبُنُّ [ez-zubunn] (عُتُلٌّ [ʹutull] vezninde) Şedîdü’d-defʹ insân ve hayvâna denir; yukâlu: رَجُلٌ وَبَعِيرٌ زُبُنٌّ أَيْ شَدِيدُ الدَّفْعٍ

اَلزَّبَنُ [ez-zeben] (fethateynle) Şol beze denir ki odanın yâhûd çadırın biçimi üzere ola, حَجَلَةٌ [ḩacelet] dedikleri serâ-perde-i zifâf gibi. Ve nâhiye maʹnâsınadır; yukâlu: قَعَدَ فِي زَبَنٍ أَيْ فِي نَاحِيَةٍ

اَلزَّبْنُ [ez-zebn] (غَبْنٌ [ġabn] vezninde) Öte kakmak defʹ maʹnâsınadır; yukâlu: زَبَنَهُ زَبْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا دَفَعَهُ Ve yemişi henüz ağacında iken meselâ bir ölçek yâhûd iki ve ziyâde ölçek yemiş mukâbili satmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَبَنَ الثَّمَرَ إِذَا بَاعَهُ عَلَى شَجَرٍ بِثَمَرٍ كَيْلًا Ve

زَبْنٌ [zebn] Şol hâneye denir ki büyût-ı sâ΄ireden alargada ola gûyâ ki medfûʹdur; yukâlu: بَيْتٌ زَبْنٌ أَيْ مُتَنَحٍّ عَنِ الْبُيُوتِ

Vankulu Lugatı - الزبن maddesi

اَلزَّبْنُ [ez-zebn] (zâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Defʹ etmek. Ve

زَبْنٌ [zebn] Deve ayaklarında olan berk yerlerle vurmağa dahi derler; yukâlu: زَبَنَتِ النَّاقَةُ إِذَا ضَرَبَتْ بِثَفِنَاتِ رِجْلِهَا عِنْدَ الْحَلْبِ وَالزَّبْنُ بِالثَّفِنَاتِ وَالرَّكْضُ بِالرِّجْلِ وَالْخَبْطُ بِالْيَدِ Yaʹnî زَبْنٌ [zebn] hâzihi’l-aʹzâ ile darbda istiʹmâl olunur hâssaten.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı