اَلزَّعْنَفَةُ [ez-zaʹnefet] (دَحْرَجَةٌ [daḩrecet] vezninde) Gelini donatmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَعْنَفَ الْعَرُوسَ إِذَا زَيَّنَهَا
اَلزِّعْنِفَةُ [ez-ziʹnifet] (zây’ın ve nûn’un kesre ve fethalarıyla) Bodur ere ve bodur ʹavrete denir; yukâlu: رَجُلٌ وَامْرَأَةٌ زِعْنِفَةٌ أَيْ قَصِيرٌ Ve her nesneden bir bölüğe ve bir tâ΄ifeye denir; yukâlu: هِيَ زِعْنِفَةٌ مِنْهُ أَيْ طَائِفَةٌ Ve meşin ve sahtiyân gibi derilerin bacaklarına denir. Ve alçak ve rüzl ve nâkes kimseye denir; yukâlu: هُوَ زِعْنِفَةٌ أَيْ رُذْلٌ Ve bir kabîleden bölünüp başkaca ayrılmış obaya, ʹâlâ-kavlin âher kabîleye katılmış küçük kabîleye denir. Ve sevb parçasına yâhûd hassaten sevbden yırtılmış eteği tarafının parçasına denir. Ve âfet ve dâhiyeye denir; cemʹi زَعَانِفُ [zeʹânif] gelir. Ve
زَعَانِفُ [zeʹânif] Balığın kanatlarına denir ki yelken taʹbîr olunur. Ve asl ve nesebleri vâhid olmayan cemâʹate denir; yukâlu: هُمْ زَعَانِفُ أَيْ جَمَاعَةٌ لَيْسَ أَصْلُهُمْ وَاحِدٌ Ve gömleğin hareket eden eteklerine denir.
اَلزِّعْنَفَةُ [ez-ziʹnefet] (zâ’nın kesri ve ʹayn’ın sükûnu ve nûn’un fethiyle) Kısa, kasîr maʹnâsına. Ve bunun aslı زَعَانِفُ [zeʹânif]ten me΄hûzdur, derinin etrâfı ve bucakları maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı