es-sett ~ اَلسَّتُّ

Kamus-ı Muhit - الست maddesi

اَلسَّتُّ [es-sett] (sîn’in fethiyle) Bed ve nâ-sezâ kelâma denir. Ve ʹayb ve nakîsaya denir. Garîbdir ki dâl’la سَدٌّ [sedd] dahi bu maʹnâya olmakla tâ΄ dâl’dan mübeddele olmak muhtemeldir.

اَلسِّتُّ [es-sitt] (sîn’in kesri ve tâ’nın teşdîdiyle) Aʹdâd cümlesinden altı ʹadede denir, Fârisîde şeş mürâdifidir. Bunun aslı سِدْسٌ [sids] idi, sîn tâ’ya ibdâl olunduktan sonra dâl, tâ’ya idgâm olundu. Sâhib-i Miṡbâḩ’ın beyânına göre سِتٌّ [sitt] kelimesinin musaggarında سُدَيْسٌ [sudeys] ve سُدَيْسَةٌ [sudeyset] ve cemʹinde أَسْدَاسُ [esdâs] denir.

Vankulu Lugatı - الست maddesi

اَلسِّتُّ [es-sitt] (sîn’in kesriyle) Altı ʹaded; yukâlu: سِتَّةُ رِجَالٍ وَسِتُّ نِسْوَةٍ Bunun aslı سِدْسٌ idi, sîn’lerin sânîsi tâ’ya tebdîl olunup dâl tâ’da idgâm olundu, zîrâ ki bunun tasgîrinde سُدَيْسَةٌ [sudeyset] ve cemʹinde أَسْدَاسٌ [esdâs] derler. İbnu’s-Sikkît eyitti: عِنْدِي سِتَّةٌ مِنْ رِجَالٍ وَنِسْوَةٍ deyip نِسْوَةٌ [nisvet]i سِتَّة [sittet]in ʹakibince getirirsin ve mecrûr edip maʹtûf edersin, gûyâ ki عِنْدِي ثَلَاثَةٌ مِنْ هَؤُلَاءِ وَثَلَاثٌ مِنْ هَؤُلَاءِ demiş olursun. Ve eger dilersen عِنْدِي سِتُّ رِجَالٍ وَنِسْوَةٍ deyip نِسْوَة [nisvet]i سِتَّةٌ [sittet]in ʹakibince getirirsin. Ve merfûʹ edip سِتَّة [sittet]e maʹtûf edersin, murâdın عِنْدِي سِتٌّ مِنْ رِجَالٍ وَنِسْوَةٌ سِوَى هَذِهِ السِّتَّةِ olmak üzere. Kezâlik hâl böyledir, her ʹadedde ki ondan cemʹler ifrâz olunmak kâbil olur, سِتٌّ [sitt] gibi ve سَبْعٌ [sebʹ] gibi. Ve bunlardan ziyade ʹadedlerde bu zikr olunan iki vech yaʹnî نِسْوَةٌ [nisvet]in mecrûr olması ve merfûʹ olması câ΄iz olur, ammâ kaçan ki iki cemʹ iʹtibârına mecâl olmasa خَمْسٌ [ḣams] gibi ve أَرْبَعٌ [erbaʹ] gibi نِسْوَةٌ [nisvet]te refʹ câ΄iz olur, ancak cerr câ΄iz olmaz; yekûlu: عِنْدِي خَمْسَةُ رِجَالٍ وَنِسْوَةٌ بِالرَّفْعِ لَا غَيْرُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı