اَلسُّجْحُ [es-sucḩ] (sîn’in zammı ve cîm’in sükûnuyla) İşlek yola denir.
اَلسَّجْحُ [es-secḩ] سَجْعٌ [secʹ] vezninde ve mürâdifidir ki güvercin ötmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَجَحَتِ الْحَمَامَةُ سَجْحًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا سَجَعَتْ Ve bir kimseye taʹrîz ve kinâye ile söz söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: سَجَحَ لَهُ بِكَلاَمٍ إِذَا عَرَّضَ لَهُ
اَلسَّجَحُ [es-secaḩ] (sîn’in ve cîm’in fethiyle) ve
اَلسَّجَاحَةُ [es-secâḩat] (رَجَاحَةٌ [recâḩat] vezninde) Mahbûbun ruhsârı ter ve mülâyim ve hüsn-i iʹtidâl üzere uzunca ve etleri azca olmak maʹnâsınadır ki kemâl-i tenâsüb-i cemâldir; yukâlu: سَجِحَ الْخَدُّ سَجَحًا وَسَجَاحَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا سَهُلَ وَلاَنَ وَطَالَ فِي اعْتِدَالٍ وَقَلَّ لَحْمُهُ
اَلسُّجُحُ [es-sucuḩ] (zammeteynle) Sehl ve mülâyim şey΄e denir; yukâlu: مَشَى مَشْيًا سُجُحًا أَيْ لَيِّنًا وَسَهْلاً Ve işlek yola ıtlâk olunur, sühûletine mebnî. Ve kadr ve endâze maʹnâsınadır; yukâlu: بُيُوتُهُمْ عَلَى سُجُحٍ وَاحِدٍ أَيْ عَلَى قَدْرٍ وَاحِدٍ
اَلسَّجَحُ [es-secaḩ] (fethateynle) Hüsn-i iʹtidâl üzere olmak.
اَلسُّجُحُ [es-sucuḩ] (sîn’in ve cîm’in zammlarıyla) Sehl maʹnâsına gelir; yukâlu: مِشْيَةٌ سُجُحٌ أَيْ سَهْلَةٌ Ve
سُجُحٌ [sucuḩ] Vasat maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: خَلِّ لَهُ عَنْ سُجُحِ الطَّرِيقِ أَيْ عَنْ وَسَطِهِ Ve kadr maʹnâsına da gelir; yukâlu: بَنَى الْقَوْمُ بُيُوتَهُمْ عَلَى سُجُحٍ وَاحِدٍ أَيْ عَلَى قَدْرٍ وَاحِدٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı