اَلسَّلِفَةُ [es-selifet] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) Ağaçları azca olan yere denir; yukâlu: أَرْضٌ سَلِفَةٌ أَيْ قَلِيلَةُ الشَّجَرِ
اَلسُّلْفَةُ [es-sulfet] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) Kahvaltı taʹbîr olunan muhtasarî taʹâma denir; yukâlu: قَدَّمَ لَنَا سُلْفَةً أَيْ لُمْجَةً Ve çizme içine dikilen yufka meşine denir ki astarı yerinde olur. Ve sürgülenmiş ve düzeltilmiş tarlaya denir; cemʹi سُلَفٌ [sulef] gelir, غُرَفٌ [ġuref] vezninde. Ve
سُلْفَةٌ [sulfet] İlerice giden bir bölük cemâʹate denir; ve minhu yukâlu: جَاؤُوا سُلْفَةً سُلْفَةً أَيْ بَعْضُهُمْ فِي إِثْرِ بَعْضٍ
اَلسُّلْفَةُ [es-sulfet] (sîn’in zammı ve lâm’ın sükûnuyla) Şol taʹâmdır ki sabâh yemeğinden evvel istiʹcâl olunur, safrâ-küş maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı