eṡ-ṡafâr ~ اَلصَّفَارُ

Kamus-ı Muhit - الصفار maddesi

اَلصَّفَّارُ [eṡ-ṡaffâr] (عَطَّارٌ [ʹaṯṯâr] vezninde) Tuç yapan adama denir.

اَلصُّفَارُ [eṡ-ṡufâr] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) بُهْمَى [buhmâ] yaʹnî pisi pisi dedikleri kedi otunun kurusuna denir. Ve karnında tekevvün eden kurtçağızlara denir. Ve karında müctemiʹ olan sarı suya denir, istiskâ mâddesi gibi. Ve kene taʹbîr olunan böceğe denir, قُرَادٌ [ḵurâd] gibi. Ve dâbbenin dişleri diplerinde kalan ʹalef bakiyyesine denir; bu maʹnâda ṡâd’ın kesriyle de câ΄izdir. Ve bir küçük böcek adıdır ki at ve katır ve deve makûlesinin tırnaklarında hâdis olur.

Vankulu Lugatı - الصفار maddesi

اَلصَّفَارُ [eṡ-ṡafâr] (ṡâd’ın fethiyle) بُهْمَى [buhmâ] dedikleri otun yâbisidir. Ve بُهْمَى [buhmâ] bâ’nın zammı ve elifin kasrıyla çakır dikeni dedikleri ottur.

اَلصُّفَارُ [eṡ-ṡufâr] (ṡâd’ın zammıyla) Kezâlik صَفِيرٌ [ṡafîr] maʹnâsına ki sıklık demek olur. Ve Ferrâ’nın rivâyeti budur ki فِي كَلَامِهِ صُفَارٌ derler, esnâ-i kelâmında sıklığa şebîh nesne olsa. Ve

صُفَارٌ [ṡufâr] Karında sarı su cemʹ olmağa dahi derler ki ona نَائِطٌ [nâ΄iṯ] dedikleri damarı katʹ etmekle ʹilâc ederler. Ve نَائِطٌ [nâ΄iṯ] nûn’la ve hemze ile arkada bir damardır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı