eṯ-ṯan΄ ~ الطَّنْءُ

Kamus-ı Muhit - الطنء maddesi

الطَّنْءُ [eṯ-ṯan΄] (ṯâ’nın fethi ve nûn’un sükûnuyla) Utanmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَنَأَ الرَّجُلُ طَنْئًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا اسْتَحْيَا

الطِّنْءُ [eṯ-ṯin΄] (ṯâ’nın kesri ve nûn’un sükûnuyla) Bakiyye-i hayât ve huşâşe-i rûh maʹnâsınadır; yukâlu: تَرَكْتُهُ بِطِنْئِهِ أَيْ بِحُشَاشَةِ نَفْسِهِ Yaʹnî “Onu hayâttan henüz ramak kalmış iken bırakıp geldim.” Ve

طِنْءٌ [ṯin΄] Hâne ve menzil ve döşeme ve bisât maʹnâlarınadır. Ve مَيْلٌ بِالْهَوَى [meyl bi’l-hevâ] yaʹnî heves ve hevâya meyl ile muktezâ-yı nefs-i emmâreye tâbiʹ olmağa denir; yukâlu: مَا خَلاَّهُ الطِّنْءُ أَيِ الْمَيْلُ بِالْهَوَى Ve arz-ı beyzâ΄ yaʹnî nebâtât cinsinden hâlî kır yere denir. Ve ravza ve çemen-zâr ve mergzâra denir. Ve sû-i zan ve rîbet ve töhmet maʹnâsınadır. Ve maraz ve dâ΄ maʹnâsınadır. Ve havuzda kalan su bakiyyesine denir. Ve yırtıcı cânverler şikâr eylemek için sayyâdların زُبْيَةٌ [zubyet] tarzında ittihâz eyledikleri çukura denir. Ve زُبْيَةٌ [zubyet] zâ’nın zammıyla arslan saydı için hafr olunan çukurdur. Ve

طِنْءٌ [ṯin΄] Harâreti zâ΄il olmuş küle denir; رَمَادٌ هَامِدٌ [remâd hâmid] maʹnâsına. Ve zinâ ve fücûr maʹnâsınadır. Ve taştan çevrilmiş koyun ve deve ağılına denir. Ve himmet maʹnâsınadır; بَعِيدُ الطِّنْءِ [baʹîdu’ṯ-ṯin΄] بَعِيدُ الْهِمَّةِ [baʹîdu’l-himmet] demektir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı