el-ʹutḵ ~ اَلْعُتْقُ

Kamus-ı Muhit - العتق maddesi

اَلْعُتْقُ [el-ʹutḵ] (ʹayn’ın zammıyla) عَتِيقٌ [ʹatîḵ] ve عَاتِقٌ [ʹâtiḵ] lafzlarından cemʹ olur.

اَلْعِتْقُ [el-ʹitḵ] (ʹayn’ın kesriyle) Kerem ve hüsn ü cemâl ve asâlet ve necâbet ve şeref ve şân maʹnâlarınadır; yukâlu: بِهِ عِتْقٌ أَيْ كَرَمٌ وَجَمَالٌ وَنَجَابَةٌ وَشَرَفٌ

Vankulu Lugatı - العتق maddesi

اَلْعِتْقُ [el-ʹiṯḵ] (ʹayn’ın kesri ve ṯâ’nın sükûnuyla) Kerem ve lutf; yukâlu: مَا أَبْيَنَ الْعِتْقَ فِي وَجْهِهِ Yaʹnî “Ne ʹaceb zâhirdir kerem onun vechinde.”

اَلْعُتُقُ [el-ʹutuḵ] (zammeteynle) Eski olan nesneler; yukâlu: دَنَانِيرُ عُتُقٌ Ve

عَاتِقٌ [ʹâtiḵ] Tâze kıza dahi derler, eger ehlinin evinde kemâlin bulup zevcinin evine gönderilmemiş olursa. Ve

عَاتِقٌ [ʹatiḵ] Şol kuş yavrusuna derler ki نَاهِضَةٌ [nâhiḋat]tan yukarı ola. Ve نَاهِضَةٌ [nâhiḋat] ḋâd-ı muʹceme ile şol kuş yavrusudur ki kanadının yeleği çoğalıp uçmağa yeltene ve uçmaya; yukâlu: “أَخَذْتُ فَرْخَ قَطَاةٍ عَاتِقًا” وَذَلِكَ إِذَا طَارَ فَاسْتَقَلَّ Ve

عَاتِقٌ [ʹâtiḵ] Omuzda ridâ yerine dahi derler; tezkîri ve te΄nîsi câ΄izdir; yukâlu: رَجُلٌ أَمْيَلُ الْعَاتِقِ أَيْ مَوْضِعُ الرِّدَاءِ مِنْهُ مُعْوَجٌّ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı