el-ʹudf ~ اَلْعُدْفُ

Kamus-ı Muhit - العدف maddesi

اَلْعُدْفُ [el-ʹudf] (ʹayn’ın zammıyla) عَدُوفٌ [ʹadûf] lafzının ki صَبُورٌ [ṡabûr] veznindedir, cemʹidir, ke-mâ se-yuzkeru.

اَلْعِدَفُ [el-ʹidef] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) Bu dahi ondan elli nefere varınca ricâle denir.

اَلْعَدَفُ [el-ʹadef] (fethateynle) Göze düşen hâr u hâşâke denir, قَذًى [ḵažâ] maʹnâsına.

اَلْعِدْفُ [el-ʹidf] (ʹayn’ın kesriyle) Geceden bir bölüğe denir; yukâlu: مَضَى عِدْفٌ مِنَ اللَّيْلِ أَيْ قِطْعَةٌ مِنْهُ Ve cemâʹat-i insânîye denir. Ve bir nesnenin aslına denir; yukâlu: عِدْفُهُ كَذَا أَيْ أَصْلُهُ Ve on neferden elliye varınca ricâle denir.

اَلْعَدْفُ [el-ʹadf] (ʹayn’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Azca ʹatiyyeye denir; tekûlu: أَصَبْنَا فِي مَالِهِ عَدْفًا أَيْ نَوَالاً قَلِيلاً Ve ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَفَهُ عَدْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَكَلَهُ Ve

عَدْفٌ [ʹadf] Azca davar yemine denir; yukâlu: أَعْطَى دَابَّتَهُ عَدْفًا أَيْ عَلَفًا يَسِيرًا Ve pek az yiyeceğe denir ki tadımlık ve çâşnî taʹbîr olunur; fethateynle de câ΄izdir, ke-mâ se-yuzkeru.

Vankulu Lugatı - العدف maddesi

اَلْعَدَفُ [el-ʹadef] (fethateynle) Bir nesneye düşen yaramaz nesne gerek göze düşen çöp olsun gerek gayrı olsun,قَذَى [ḵažâ] maʹnâsına.

اَلْعِدْفُ [el-ʹidf] (ʹayn’ın kesri ve dâl’ın sükûnuyla) Gecenin bir kıtʹasına derler; yukâlu: مَرَّ عِدْفٌ مِنَ اللَّيْلِ أَيْ قِطْعَةٌ مِنْهُ

اَلْعَدْفُ [el-ʹadf] (ʹayn’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Yemek, ekl maʹnâsına; yukâlu: عَدَفَ يَعْدِفُ عَدْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَكَلَ Ve

عَدْفٌ [ʹadf] Me΄kûlâttan bir şey΄ maʹnâsına da gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı