اَلْعَدَقُ [el-ʹadaḵ] (fethateynle) عَدْقٌ [ʹadḵ] ile iki maʹnâda dahi mürâdiftir; yukâlu: عَدِقَ بِظَنِّهِ عَدَقًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ بِمَعْنَى عَدَقَ وَعَدِقَ يَدَهُ بِمَعْنَى عَدَقَ فِي نَوَاحِي الْحَوْضِ
اَلْعَدْقُ [el-ʹadḵ] (ʹayn’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Cemʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَقَهُ عَدْقًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَمَعَهُ Ve yakînen bilmediği nesne hakkında zann ve tahmînle söz atmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَقَ بِظَنِّهِ إِذَا رَجَمَ بِهِ مُوَجِّهًا رَأْيَهُ إِلَى مَا لاَ يَسْتَيْقِنُهُ Ve bir nesne araştırır gibi havuzun etrâfına el sokup beri öte gezdirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَدَقَ يَدَهُ إِذَا أَدْخَلَهَا فِي نَوَاحِي الْحَوْضِ كَطَالِبِ شَيْءٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı