el-ʹamâr ~ اَلْعَمَارُ

Kamus-ı Muhit - العمار maddesi

اَلْعَمَارُ [el-ʹamâr] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) عِمَارَةٌ [ʹimaret] gibi tahiyyet ve teslîm maʹnâsınadır. Ve şol hoş-bû çiçeğe denir ki onunla meclis-i ʹişret tezyîn olunur.

اَلْعَمَّارُ [el-ʹammâr] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Salât ve sıyâmı kesîr olan müslime denir, iʹmâr-ı dîn eylediği için. Ve îmân ve iʹtikâdı kavî olup emr-i dîninde sâbit ve pâyidâr adama denir. Ve herkesi zikr bi’l-hayr ile yâd eden lisânı pâk tayyibü’s-senâ΄ adama denir; yukâlu: هُوَ عَمَّارٌ أَيِ الطَّيِّبُ الثَّنَاءِ Ve dâ΄imâ râyiha-i tayyibe istiʹmâl eden adama denir. Ve şol kimseye denir ki fî-nefsihi müctemiʹü’l-emr olup dâ΄imâ cemâʹate mülâzim ve sultân ve vâlî taraflarının idâre ve temşîti lâzım umûrlarında ve mesâlih-i nâsın vech-i iʹtidâl üzere rü΄yet ve idâresinde ikdâm ve himmet eder ola. Şârihin beyânına göre bu maʹnâ baş kisvetinin ismi olan عَمَارَةٌ [ʹamâret]ten me΄hûzdur; yukâlu: هُوَ عَمَّارٌ أَيِ الْمُجْتَمِعُ الْأَمْرِ اللاَّزِمِ لِلْجَمَاعَةِ الْحَدِبُ لِلسُّلْطَانِ Ve halîmü’n-nefs olup kelâm ve muhâverâtında vakâr ve temkîn sâhibi olan adama denir. Ve dâ΄imâ evlâd ve ʹayâlini ve kavm ve ashâbını edeb-i nebevî ve sünnet-i Mustafavî üzere cemʹ ve irşâd eder olan adama denir. Ve ile’l-vefât emr-i maʹrûf ve nehy-i münker üzere kâ΄im ve müdâvim olan adama denir. Ve bunlar ıtlâkât-ı şerʹiyyedendir; yukâlu: رَجُلٌ عَمَّارٌ إِذَا كَانَ كَثِيرَ الصَّلاَةِ وَالصِّيَامِ وَرَجُلٌ عَمَّارٌ أَيِ الْقَوِيُّ الْإِيمَانِ الثَّابِتُ فِي أَمْرِهِ وَرَجُلٌ عَمَّارٌ أَيِ الطَّيِّبُ الثَّنَاءِ وَرَجُلٌ عَمَّارٌ أَيِ الطَّيِّبُ الرَّوَائِحِ وَرَجُلٌ عَمَّارٌ أَيِ الْمُجْتَمِعُ الْأَمْرِ اللاَّزِمِ لِلْجَمَاعَةِ الْحَدِبُ عَلَى السُّلْطَانِ وَرُجُلٌ عَمَّارٌ أَيْ حَلِيمٌ وَقُورٌ فِي كَلاَمِهِ وَرَجُلٌ عَمَّارٌ إِذَا كَانَ يَجْمَعُ أَهْلَ بَيْتِهِ وَأَصْحَابَهُ عَلَى أَدَبِ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَرَجُلٌ عَمَّارٌ أَيِ الْقَائِمُ بِالْأَمْرِ وَالنَّهْيِ إِلَى أَنْ يَمُوتَ

Vankulu Lugatı - العمار maddesi

اَلْعَمارُ [el-ʹamâr] (ʹayn’ın fethiyle) Şol reyhândır ki onunla mecâlis-i şürb tezyîn olunur. Ve lisân-ı Fürste ona meyverân derler.Kaçan bir kimse zikr olunan mecâlis ehli üzere dâhil olsa o reyhândan bir nesne sunup onunla tapu ederler.

اَلْعَمَّارُ [el-ʹammâr] (ʹayn’ın zammı ve mîm’in teşdîdiyle) Bir yerde karâr eden kimseler, cinn tâ΄ifesinden; yukâlu: عَمَّارُ الْبُيُوتِ لِسُكَّانِهَا مِنَ الْجِنِّ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı