el-ʹUvâriḋ ~ اَلْعُوَارِضُ

Vankulu Lugatı - العوارض maddesi

اَلْعُوَارِضُ [el-ʹUvâriḋ] (ʹayn’ın zammı ve râ’nın kesriyle) Şol dağın ʹalemidir ki Ḩâtemî’nin kabri ondadır.

اَلْعَوَارِضُ [el-ʹavâriḋ] (ʹayn’ın fethi ve râ’nın kesriyle) Cemʹi, hâcetler maʹnâsına. Ve

عَوَارِضُ [ʹavâriḋ] Şol develere derler ki diken otlaya. Ve

عَارِضَةٌ [ʹâriḋat] Cür΄ete ve tekellüme kudrete dahi derler; yukâlu: فُلَانٌ ذُو عَارِضَةٍ أَيْ ذُو جَلْدٍ وَقُدْرَةٍ عَلَى الْكَلَامِ Ve

عَارِضَةٌ [ʹâriḋat] Sakfa arkırı kodukları ağaca dahi derler kiriş maʹnâsına. Ve

عَارِضَةُ الْبَابِ [ʹâriḋatu’l-bâb] Kapının yukarı çerçevesi ki kapının yukarı mîlleri ona geçer ki eşiğe mukâbil olandır. Ve

عَارِضَةٌ [ʹâriḋat] Şol nâkadır ona maraz yâhûd inkisâr vâkiʹ olmağın zebh edeler; yukâlu: بَنُو فُلَانٍ لَا يَأْكُلُونَ إِلَّا الْعَوَارِضَ أَيْ لَا يَنْحَرُونَ الْإِبِلَ إِلَّا مِنْ دَاءٍ يُصِيبُهَا وَيُقَالُ هَذَا عِنْدَ تَعْيِيبِهِمْ بِذَلِكَ وَيَقُولُ الْعَرَبُ لِلرَّجُلِ إِذَا قَرَّبَ إِلَيْهِمْ لَحْمًا “أَعَبِيطٌ أَمْ عَارِضَةٌ” Ve عَبِيطٌ [ʹabîṯ] ʹayn-ı mühmele ile min-gayri ʹilletin zebh olunana derler. Ve

عَارِضَتَانِ [ʹâriḋatân] İnsânın yüzünün iki cânibine dahi derler; صَفْحَتَا الْخَدَّيْنِ maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı