اَلْفُدُرُّ [el-fudurr] (عُتُلٌّ [ʹutull] vezninde) Gümüşe denir, فِضَّةٌ [fiḋḋat] gibi. Ve etli cânlı, ʹalâ-kavlin bülûga mütekârib oğlana denir.
اَلْفَدِرُ [el-fedir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Bön ve ahmak adama denir. Ve tîz kırılır olan ağaç ve kereste makûlesine denir; yukâlu: عُودٌ فَدِرٌ أَيْ سَرِيعُ الْإِنْكِسَارِ
اَلْفَدْرُ [el-fedr] (غَدْرٌ [ġadr] vezninde) ve
اَلْفُدُورُ [el-fudûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Aygır at ve buğur deve kısmı dişiye çok varmaktan süst olup yorşumakla ibâ eder olmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَدَرَ الْفَحْلُ فَدْرًا وَفُدُورًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا فَتَرَ عَنِ الضِّرَابِ وَعَدَلَ Ve pişmiş et soğumak maʹnâsınadır; yukâlu: فَدَرَ اللَّحْمُ إِذَا بَرَدَ وَهُوَ طَبِيخٌ
اَلْفِدْرُ [el-fidr] (fâ’nın kesri ve dâl’ın sükûnuyla) Bir pâre ettir ki bir yere cemʹ olmuş ola.
اَلْفَدِرُ [el-fedir] (fâ’nın fethi ve dâl’ın kesriyle) Ahmak maʹnâsınadır.
اَلْفُدْرُ [el-fudr] (fâ’nın zammı ve dâl’ın sükûnuyla) ve
اَلْفُدُرُ [el-fudur] (zammeteynle) فَدُورٌ [fedûr]un cemʹidir, zikr olunan üzere yaban keçisi maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı