el-ḵurd ~ اَلْقُرْدُ

Kamus-ı Muhit - القرد maddesi

اَلْقُرْدُ [el-ḵurd] (ḵâf’ın zammıyla) Bu dahi kene dedikleri böceğe denir.

اَلْقَرِدُ [el-ḵarid] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Keçe gibi birbiri üzere dertop katlanıp münʹakid ve müterâkim olan buluta denir; yukâlu. سَحَابٌ قَرِدٌ أَيْ مُنْعَقِدٌ مُتَلَبِّدٌ Ve gövdesinin etleri sımsıkı tıknaz olmakla sölpüklü olmayan ata ʹArablar قَرِدُ الْخَصِيلِ [ḵaridu’l-ḣaṡîl] ıtlâk ederler. خَصِيلٌ [ḣaṡîl] أَصِيلٌ [aṡîl] vezninde etleri yerli yerinde olan ata denir. Ve

قَرِدٌ [ḵarid] Kene dedikleri böcek üşümüş hayvâna denir; yukâlu: بَعِيرٌ قَرِدٌ أَيْ كَثِيرُ الْقُرُودِ

اَلْقَرْدُ [el-ḵard] (فَرْدٌ [ferd] vezninde) Kesb ile mâl biriktirmek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَدَ الْمَالَ قَرْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَمَعَهُ وَكَسَبَهُ Ve tuluma yağ yâhûd süt cemʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَدَ فِي السِّقَاءِ إِذَا جَمَعَ فِيهِ سَمِنًا أَوْ لَبَنًا Ve

قَرْدٌ [ḵard] Boyuna denir, عُنُقٌ [ʹunuḵ] maʹnâsına ve bu gerd-i Fârisî muʹarrebidir. Ve kısa nesneye denir.

اَلْقِرْدُ [el-ḵird] (ḵâf’ın kesriyle) Maʹrûftur, yaʹnî maymun taʹbîr olunan cânvere denir, Fârisîde pûzîne derler. Cemʹi أَقْرَادٌ [aḵrâd] ve قُرُودٌ [ḵurûd] gelir ve قِرَدٌ [ḵired] gelir عِنَبٌ [ʹineb] vezninde ve قِرَدَةٌ [ḵiredet] gelir, فِيَلَةٌ [fiyelet] vezninde ve قَرِدَةٌ [ḵaridet] gelir ḵâf’ın fethi ve râ’nın kesriyle. Miṡbâḩ’ta عِنَبٌ [ʹineb] vezninde قِرَدٌ [ḵired] mü΄ennes olan قِرْدَةٌ [ḵirdet]in cemʹi olmak üzere mersûmdur. Ve Ḵird b. Muʹâviye, Hužeyl kabîlesinden bir kimsedir ki ḣأَزْنَى مِنْ قِرْدٍḢ meselinin menşe΄idir. Be-gâyet zinâ-kâr kimse idi. ʹAlâ-kavlin murâd cânver-i mezkûrdur, zîrâ maymun hayvânlar içre zinâ-kârlıkla mümtâzdır. Ve ʹArablar şol zuʹm ettikler ki zamân-ı Câhiliyyet’te bir maymun âherin çiftiyle zinâ eylemekle sâ΄irleri âgâh olup onu recm eylediler.

اَلْقَرَدُ [el-ḵared] (fethateynle) Yünün ve yapağının yoluntusuna, ʹalâ-kavlin fenâ ve kemterliğinden kabûl olunmayıp atılanına denir ki işe yaramaz olur. Müfredi قَرَدَةٌ [ḵaredet]tir hâ’yla ki ondan bir pâre demektir ve minhu’l-meseli: “عَثَرَتْ عَلَى الْغَزْلِ بِأَخَرَةٍ فَلَمْ تَتْرُكْ بِنَجْدٍ قَرَدَةً” Yaʹnî “O nâdân hatun encâm-ı kâr eğirmek husûsunun lüzûmuna muttaliʹ olup beher-hâl muktezî olduğu hâtırına gelmekle gübre yığınlarında yün ve yapağı bırakıntılarını komayıp bi’l-cümle devşirip eğirmeğe başladı. Mukaddeminden ise aʹlâ yün bulmağa vüsʹati var idi.” Mesel-i mezbûr bir hâceti vakt-i imkânda terk ve ihmâl edip baʹde’l-fevt talebi kaydında olan kimse hakkında darb olunur, “ضيَّعَتِ اللَّبَنَ فِي الصَّيْفِ” meseline müdânîdir. Ve

قَرَدٌ [ḵared] Yaprakları sıyrılmış hurmâ dalına denir. Bunun da müfredi قَرَدَةٌ [ḵaredet]tir. Ve

قَرَدٌ [ḵared] Şol hurde sarı tüy gibi nesneye denir ki طُرْثُوثٌ [ṯuršamp;ûšamp;] dedikleri nebâta yapışık olur. Ve

قَرَدٌ [ḵared] Masdar olur, kıllar kıvırcıklanıp tortop olmak maʹnâsına; yukâlu: قَرِدَ الشَّعْرُ قَرَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَجَعَّدَ Ve meşin ve sahtiyân dibâgat olunurken fâsid ve tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَرِدَ الْأَدِيمُ إِذَا حَلِمَ Ve bir kimse ʹaczinden nâşî sükût eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرِدَ الرَّجُلُ إِذَا سَكَتَ عِيًّا Ve dişler sararmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَرِدَتْ أَسْنَانُهُ إِذَا اصْفَرَّتْ Ve sakızın tadı azmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَرِدَ الْعِلْكُ إِذَا فَسَدَ طَعْمُهُ Ve

قَرَدٌ [ḵared] Şol hurde hurde sehâb kıtʹalarına denir ki büyük sehâbın altında olup birbirine mülte΄im olmayarak pâre pâre görünür ola. Ve lisânda olan tereddüd hâletine denir ki talâkatla bî-pervâ tekellüm edemeyip dilini çiğneyerek tekellüm eder olur; yukâlu: فِي لِسَانِهِ قَرَدٌ أَيْ لَجْلَجَةٌ

Vankulu Lugatı - القرد maddesi

اَلْقَرِدُ [el-ḵarid] (ḵâf’ın fethi ve râ’nın kesriyle) Gök etrâfında pâre pâre olup birbiri üzerine müteretteb olan bulut; yukâlu: سَحَابٌ قَرِدٌ أَيْ مُنْقَطِعٌ فِي أَقْطَارِ السَّمَاءِ

اَلْقَرْدُ [el-ḵard] (ḵâf’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Yağı tuluma cemʹ etmek; yukâlu: قَرَدْتُ السَّمْنَ فِي السِّقَاءِ أَقْرِدُهُ قَرْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَمَعْتَهُ

اَلْقِرْدُ [el-ḵird] (ḵâf’ın kesri ve râ’nın sükûnuyla) Maymun dedikleri cânver.

اَلْقَرَدُ [el-ḵared] (fethateynle) Yünün yaramazı. Ve yapağının ʹabes olan yeri.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı