اَلْقَرْظُ [el-ḵarż] قَرْضٌ [ḵarḋ] vezninde ve onda lügattir, katʹ maʹnâsına; tekûlu: قَرَظْتُهُ ذَاتَ الشِّمَالِ بِمَعْنَى قَرَضْتُهُ
اَلْقَرَظُ [el-ḵaraż] (fethateynle) سَلَمٌ [selem] ağacının yaprağına ʹalâ-kavlin سَنْطٌ [senṯ] ağacının yemişine denir ki palamut gibi onlar ile dibâgat olunur; akâkiyâ dedikleri zamk o yemişin ʹusâresidir. Ve سَلَمٌ [selem] ve سَنْطٌ [sanṯ] mugaylân nevʹindendir, Mıṡır’ın odunluğudur, onun için Mıṡır dikeni ve sanṯ ağacı derler, bir kaç nevʹ olur; yukâlu: دَبَغَ الْأَدِيمَ بِالْقَرَظِ وَهُوَ وَرَقُ السَّلَمِ أَوْ ثَمَرُ السَّنْطِ وَيُعْتَصَرُ مِنْهُ الْأَقَاقِيَا
اَلْقَرَظُ [el-ḵaraż] (fethateynle) سَلَمٌ [selem] ağacının yaprağıdır ki onunla deri dibâgat olunur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı