el-kubvet ~ اَلْكُبْوَةُ

Kamus-ı Muhit - الكبوة maddesi

اَلْكُبْوَةُ [el-kubvet] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) Buhûr-dâna denir مِجْمَرَةٌ [micmeret] maʹnâsına.

اَلْكَبْوَةُ [el-kebvet] (خَطْوَةٌ [ḣaṯvet] vezninde) İsmdir, sürçüp yüz üzere kapanmağa denir; ve minhu: “لِكُلِّ جَوَادٍ كَبْوَةٌ” أَيِ انْكِبَابٌ Ve كَبْوٌ [kebv] mâddesinin sâ΄ir maʹnâlarından dahi ismdir. Ve bir nesneye toz çöktüğünden onun tozluluğuna denir; yukâlu: بِهِ كَبْوَةٌ أَيْ غُبْرَةٌ Ve bir adamdan bir nâ-hoş vazʹ ve hâlet görüldüğünden yâhûd işitildiğinden nâşî irkilip durmağa denir; tekûlu: سَأَلْتُهُ فَمَا كَانَتْ لَهُ كَبْوَةٌ أَيْ وَقْفَةٌ

Vankulu Lugatı - الكبوة maddesi

اَلْكَبْوَةُ [el-kebvet] (kâf’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Bir kerîh nesneden tevakkuf edip durmak. Ve âteş kül altında olmağa dahi derler; yukâlu: خَبَتِ النَّارُ إِذَا سَكَنَ لَهَبُهَا وَكَبَتْ إِذَا غَطَّاهَا الرَّمَادُ وَالْجَمْرُ تَحْتَهُ وَهَمَدَتْ إِذَا طَفِئَتْ وَلَمْ يَبْقَ مِنْهَا شَيْءٌ اَلْبَتَّةَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı