el-kulâm ~ اَلْكُلَامُ

Kamus-ı Muhit - الكلام maddesi

اَلْكُلَامُ [el-kulâm] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Toprağı kalın yere denir. Ve Ṯaberistân kazâsında bir karye adıdır.

اَلْكَلَامُ [el-kelâm] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Söze denir, قَوْلٌ [ḵavl] maʹnâsına, müfîd olsun gayr-i müfîd olsun, ʹalâ-kavlin bi-nefsihi müktefî olan söze denir ki isnâdı mutazammın tâm ve müfîd olan sözden ʹibârettir, pes قَوْلٌ [ḵavl]den ahass olur; yukâlu: أَتَى بِكَلَامٍ طَيِّبٍ وَهُوَ الْقَوْلُ أَوْ مَا كَانَ مُكْتَفِيًا بِنَفْسِه

اَلتَّكْلِيمُ [et-teklîm] ve

اَلْكِلَّامُ [el-killâm] (كِذَّابٌ [kižžâb] vezninde) Bir adama söz söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَلَّمَهُ تَكْلِيمًا وَكِلَّامًا إِذَا حَدَّثَهُ Ve yaralamak maʹnâsınadır; yukâlu: كَلَّمَهُ إِذَا جَرَحَهُ

Vankulu Lugatı - الكلام maddesi

اَلْكِلَامُ [el-kilâm] (kâf’ın kesriyle) Kezâlik cemʹi. Ve

كَلْمٌ [kelm] Yaralamak maʹnâsına da gelir, جَرْحٌ [cerḩ] gibi. Ve dâg vurmağa dahi derler; tekûlu: كَلَمْتُهُ كَلْمًا وَقَرَأَ بَعْضُهُمْ “دَابَّةً مِنَ الْأَرْضِ تَكْلِمُهُمْ” (النمل، 82) أَيْ تَجْرِحُهُمْ وَتَسِمُهُمْ

اَلْكَلَامُ [el-kelâm] (kâf’ın fethi ve lâm’ın tahfîfiyle) İsm-i cinstir, kalîle ve kesîre mütenâvil olur.

اَلْكِلَّامُ [el-killâm] (kâf’ın kesri ve lâm’ın teşdîdiyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: كَلَّمْتُهُ تَكْلِيمًا وَكِلَّامًا مِثْلُ كَذَّبْتُهُ تَكْذِيبًا وَكِذَّابًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı