الْكَلْءُ [el-kel΄] (kâf’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) ve
الْكِلاَءَةُ [el-kilâ΄et] ve
الْكِلاَءُ [el-kilâ΄] (kâf’ların kesriyle) Hıfz ve hirâset eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَلَأَهُ كَلْئًا وَكِلاَءَةً وَكِلاَءً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا حَرَسَهُ Ve vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَلَأَهُ بِالسَّوْطِ إِذَا ضَرَبَهُ بِهِ Ve edâ-yı deyn müte΄ahhir olmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَلَأَ الدَّيْنُ إِذَا تَأَخَّرَ Ve yerin otu çok olmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَلَأَتِ الأَرْضُ إِذَا كَثُرَ كَلَؤُهَا Ve bir nesneye gözüyle muhâfaza eder gibi döne döne nazar eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَلَأَ بَصَرَهُ فِي الشَّيْءِ إِذَا رَدَّدَهُ Ve ʹömr uzayıp nihâyet ve kusvâya erişmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَلَأَ عُمُرُهُ إِذَا انْتَهَى
اَلْكَلْءُ [el-kel΄] (kâf’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Ot otlamak; yukâlu: كَلَأَتِ النَّاقَةُ أَيْ أَكَلَتِ الْكَلَأَ Ve deyn eğlenmeğe dahi derler; yukâlu: كَلَأَ الدَّيْنُ أَيْ تَأَخَّرَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı