el-muʹažžer ~ اَلْمُعَذَّرُ

Kamus-ı Muhit - المعذر maddesi

اَلْمُعَذِّرُ [el-muʹažžir] (مُحَدِّثٌ [muḩaddišamp;] vezninde ki) işbu: ﴿وَجَاءَ الْمُعَذِّرُونَ﴾ الآية Aslı مُعْتَذِرٌ [muʹtežir] idi ki إِعْتِذَارٌ [iʹtižâr]dandır; tâ΄ žâl’e kalb ve idgâm ve fethası mâ-kabline nakl olunmuştur: فَالْمَعْنَى اَلْمُعْتَذِرُونَ الَّذِينَ لَهُمْ عُذْرٌ وَقَدْ يَكُونُ الْمُعَذِّرُ غَيْرَ مُحِقٍّ فَالْمَعْنَى اَلْمُقَصِّرُونَ بِغَيْرِ عُذْرٍ وَقَرَأَ ابْنُ عَبَّاسٍ بِالتَّخْفِيفِ مِنْ أَعْذَرَ وَكَانَ يَقُولُ وَاللهِ لَهَكَذَا أُنْزِلَتْ وَكَانَ يَقُولُ لَعَنَ اللهُ الْمُعَذِّرِينَ كَأَنَّ الْمُعَذِّرَ عِنْدَهُ إِنَّمَا هُوَ غَيْرُ الْمُحِقِّ وَبِالتَّخْفِيفِ مَنْ لَهُ عُذْرٌ Tefsîr-i Beyḋâvî’de تَعْذِيرٌ [taʹzîr]den dahi ism-i fâʹil olmak mervîdir; yukâlu: عَذَّرَ فِي الْأَمْرِ إِذَا قَصَّرَ فِيهِ مُوهِمًا أَنَّ لَهُ عُذْرًا وَلاَ عُذْرَ لَهُ

Vankulu Lugatı - المعذر maddesi

اَلْمُعَذَّرُ [el-muʹažžer] (mîm’in zammı ve žâl’ın fethi ve teşdîdiyle) Yular yeri ki davarın yüzünün iki cânibindedir.

اَلْمُعْذِرُ [el-muʹžir] (mîm’in zammı ve žâl’ın kesri ve tahfîfiyle) Şol kimsedir ki onun ʹözrü ola. Ve bu maʹnâdan İbn ʹAbbâs “وَجَاءَ الْمُعْذِرُونَ” (التوبة 90) kırâ΄at ettižâl’ın kesri ve tahfîfiyle ve müşeddede olan vech-i sânî beyân olundu ki o مُعَذِّرٌ [muʹažžir] مُعْتَذِرٌ maʹnâsına olmaktır, aslında مُعْتَذِرٌ olmamakla.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı