el-meʹiret ~ اَلْمَعِرَةُ

Kamus-ı Muhit - المعرة maddesi

اَلْمُعْرَةُ [el-muʹret] (mîm’in zammıyla) Kırmızıya çalan renge denir ki مُغْرَةٌ [muġret] gibi güvezî taʹbîr olunan renk olacaktır. Nihâyet iʹcâmla مُغْرَةٌ [muġret] bundan koyuca olur; yukâlu: بِهِ مُعْرَةٌ وَهِيَ لَوْنٌ يَضْرِبُ إِلَى الْحُمْرَةِ

اَلْمَعَرَّةُ [el-meʹarret] (mîm’in ve ʹayn’ın fethiyle) عَرٌّ [ʹarr] kelimesinden me΄hûzdur, uyuzluğa denir; yukâlu: فِيهِ مَعَرَّةٌ أَيْ جَرَبٌ Bu münâsebetle günâha ıtlâk olunur. Ve ezâ ve işkence maʹnâsına müstaʹmeldir; tekûlu: لاَ تَفْعَلْ هَذَا لاَ تُصِبْكَ مِنْهُ مَعَرَّةٌ أَيِ اثْمٌ أَوْ أَذًى Ve garâmet ve diyet ve cinâyet maʹnâlarına müstaʹmeldir. Ve

مَعَرَّةٌ [Meʹarret] Bir kevkeb adıdır ki Kehkeşân kurbünde olur. Esâs’ın beyânına göre مَعَرَّةُ [Meʹarret] felekte cihet-i Şâmiyye’de bir mahal ismidir ki nücûmu kesîr ve müştebiktir. Uyuz deveye teşbîh olunmuştur, ona mebnî feleğe جَرْبَاءُ [cerbâ΄] derler; ve minhu: سُئِلَ أَعْرَابِيٌّ عَنْ مَنْزِلِهِ فَقَالَ نَزَلْتُ بَيْنَ الْمَجَرَّةِ وَالْمَعَرَّةِ أَرَادَ بَيْنَ حَيَّيْنِ كَثِيرَيِ الْعَدَدِ Ve

مَعَرَّةٌ [meʹarret] Emîr ve ser-ʹaskerin icâzeti olmayarak ʹaskerin cenk ve kıtâl eylemesine denir. Kâle’ş-şârih ve minhu hadîsu ʹÖmer: “اَللَّهُمَّ إِنِّي أَبْرَأُ إِلَيْكَ مِنْ مَعَرَّةِ الْجَيْشِḢ وَهُوَ قِتَالُ الْجَيْشِ دُونَ إِذْنِ الْأَمِيرِ Ve

مَعَرَّةٌ [meʹarret] Gazabdan nâşî çehrenin levni dönmeğe denir.

Vankulu Lugatı - المعرة maddesi

اَلْمَعِرَةُ [el-meʹiret] (mîm’in fethi ve ʹayn’ın kesriyle) Otu az olan yer; yukâlu: أَرْضٌ مَعِرَةٌ إِذَا كَانَتْ قَلِيلَةَ النَّبَاتِ Yaʹḵûb rivâyeti üzere.

اَلْمَعَرَّةُ [el-meʹarret] (mîm’in ve ʹayn’ın fethiyle) Günâh, ism maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı