اَلْمِعْكَلُ [el-miʹkel] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) Çoban ağaçtan yaprak silkecek değneğe denir.
اَلْمَعْكَلُ [el-maʹkel] (mîm’in ve kâf’ın fethiyle) Habs edecek yer; yukâlu: عَكَلُوهُمْ مَعْكَلَ سُوءٍ Yaʹnî yaramaz yere habs olundu. Ve
عَكْلٌ [ʹakl] Yere düşürmek maʹnâsına dahi gelir, yukâlu: عَكَلَهُ إِذَا صَرَعَهُ Ve
عَكْلٌ [ʹakl] Bir husûsta cidd ve saʹy etmeğe dahi derler. Ve
عَكْلٌ [ʹakl] Sürmeğe dahi derler; yukâlu: عَكَلَهُ إِذَا سَاقَهُ Ve Ebû ʹAmr eyitti: عَكْلٌ [ʹakl] Devenin dizin bağlamağa derler; tekûlu: عَكَلْتُ الْبَعِيرَ أَعْكُلُهُ عَكْلًا إِذَا عَقَلْتَ بِرِجْلِهِ Ve
عَكْلٌ [ʹakl] Fikriyle her nesneyi tahmîn etmeğe de derler; tekûlu: عَكَلَ بِرَأْيِهِ إِذَا حَدَسَ Ve
عَكْلٌ [ʹakl] Ölmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: عَكَلَ فُلَانٌ إِذَا مَاتَ Ve Ferrâ eyitti: عَكْلٌ [ʹakl] haber müşevveş ve müşkil olmağa dahi derler; yukâlu: عَكَلَ عَلَيَّ الْخَبَرُ إِذَا أَشْكَلَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı