اَلْمُقْدِمَةُ [el-muḵdimet] (مُحْسِنَةٌ [muḩsinet] vezninde) ve
اَلْمُقَدَّمَةُ [el-muḵaddemet] (مُعَظَّمَةٌ [muʹażżamet] vezninde) مُقْدِمٌ [muḵdim] ve مُقَدَّمٌ [muḵaddem] gibi semerin ön kaşına denir.
اَلْمُقَدِّمَةُ [el-muḵaddimet] (مُحَدِّثَةٌ [muḩaddišamp;et] vezninde) مُتَقَدِّمَةٌ [muteḵaddimet] maʹnâsına müstaʹmeldir, niteki tasrîfi zikr olundu. Bu maʹnâdandır ki ʹaskerin ileri giden bölüğüne ki çarkacı taʹbîr olunur, مُقَدِّمَةُ الْجَيْشِ [muḵaddimetu’l-ceyş] ıtlâk olunur. Ve İmâm Šaʹleb dâl’ın fethiyle rivâyet eyledi ki başbuğ tarafından takdîm olunmuş olur; te΄nîsi طَائِفَةٌ [ṯâ΄ifet] ve جَمَاعَةٌ [cemâʹat] iʹtibârıyladır; yukâlu: هُمْ مُقَدِّمَةُ الْجَيْشِ وَمُقَدَّمَتُهُ عَلَى قَوْلِ ثَعْلَبٍ أَيْ مُتَقَدِّمُوهُ Ve مُقَدِّمَةُ الْإِبِلِ [muḵaddimetu’l-ibil] sâ΄ir nâkalardan mukaddem döl tutup ve intâc eden nâkalara ıtlâk olunur. Ve مُقَدِّمَةُ الشَّيْءِ [muḵaddimetu’ş-şey΄] o nesnenin evveline ıtlâk olunur, مُقَدِّمَةُ الْكِتَابِ [muḵaddimetu’l-kitâb] gibi. Ve alındaki perçeme ıtlâk olunur, نَاصِيَةٌ [nâṡiyet] maʹnâsına. Ve alına ıtlâk olunur, جَبْهَةٌ [cebhet] maʹnâsına. Ve saçı bir gûne taramağa denir; yukâlu: إِمْتَشَطَتِ الْمَرْأَةُ الْمُقَدِّمَةَ وَهِيَ ضَرْبٌ مِنَ الْإِمْتِشَاطِ
اَلْمُقَدِمَةُ [el-muḵdimet] (mîm’in zammı ve ḵâf’ın sükûnu ve dâl’ın kesriyle) Bir cins taramak; yukâlu: مِشْطَتُهَا الْمُقَدِّمَةُ Gâlibâ tarağı ardından önüne çekmekle olan taramaktır.
اَلْمُقَدِّمَةُ [el-muḵaddimet] (mîm’in zammı ve dâl’ın kesri ve teşdîdiyle) ʹAskerin ileri giden bölüğü.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı