اَلْمُقَدَّمُ [el-muḵaddem] (mîm’in zammı ve dâl’ın fethi ve teşdîdiyle) Bir nesnenin ilerisi ki مُؤَخَّرٌ [mu΄aḣḣar]ın mukâbilidir; ve yukâlu: ضَرَبَ مُقَدَّمَ وَجْهِهِ
اَلْمُقْدَمُ [el-muḵdem] (mîm’in zammı ve dâl’ın fethiyle) إِقْدَامٌ [iḵdâm] maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ جَرِيءُ الْمُقْدَمِ أَيْ جَرِيءٌ عِنْدَ الْإِقْدَامِ
اَلْمَقْدَمُ [el-maḵdem] (mîm’in ve dâl’ın fethiyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: قَدِمَ مِنْ سَفَرِهِ قُدُومًا وَمَقْدَمًا Ve gâh olur masdar zarf mahallinde istiʹmâl olunup وَرَدَتْ مَقْدَمَ الْحَاجِّ derler,وَقْتَ مَقْدَمِ الْحَاجِّ maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı