اَلنَّدْغُ [en-nedġ] (لَدْغٌ [ledġ] vezninde) Parmakla dürtmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَدَغَهُ نَدْغًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا نَخَسَهُ بِإِصْبَعِهِ Ve ʹakreb sokmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَدَغَتْهُ الْعَقْرَبُ إِذَا لَدَغَتْهُ Ve bir adamı tekdîr ve âzürde eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَدَغَهُ إِذَا سَاءَهُ Ve mızrak sançmak ve lisânla rencîde kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَدَغَهُ بِالرُّمْحِ وَالْكَلاَمِ إِذَا طَعَنَهُ Ve
نَدْغٌ [nedġ] Kekik otuna denir, saʹter-i berrî maʹnâsına. Arı kısmının bundan yaptığı bal be-gâyet metîn ve özlü olur, kekik balı maʹrûftur. Ve nûn’un kesriyle lügattir. Ve
نَدْغٌ [nedġ] Gıcıklamak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نُدِغَ الصَّبِيُّ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا دُغْدِغَ
اَلنِّدْغُ [en-nidġ] (nûn’un kesri ve dâl’ın sükûnuyla) Kezâlik zikr olunan ota derler, Ebû Zeyd rivâyeti üzere, pes ihtilâfları fethle kesrdedir ġayn-ı muʹceme olmasında ihtilâf etmemişlerdir.
اَلنَّدْغُ [en-nedġ] (nûn’un fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Parmakla dürtmek; yukâlu: نَدَغَهُ إِذَا نَخَسَهُ بِإِصْبَعِهِ وَدَغْدَغَهُ Ve
نَدْغٌ [nedġ] Kezâlik gönderle dürtmeğe dahi derler. Ve kelâmla acıtmağa dahi derler. Ve
نَدْغٌ [nedġ] Kekik otuna dahi derler, سَعْتَرٌ [saʹter] maʹnâsına, Ebû ʹUbeyd rivâyeti üzere.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı