اَلنَّدَلُ [en-nedel] (fethateynle) Vücûd kîrlenmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَدِلَتْ يَدُهُ نَدَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا وَسِخَتْ
اَلنُّدُلُ [en-nudul] (zammeteynle) Daʹvet ve ziyâfet hizmet-kârlarına denir ki mihmânlara hizmet ve nakl-i taʹâm ederler; yukâlu: هُمْ نُدُلٌ أَيْ خَدَمُ الدَّعْوَةِ
اَلنَّدْلُ [en-nedl] (عَدْلٌ [ʹadl] vezninde) Bir nesneyi âher yere nakl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَدَلَهُ نَدْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا نَقَلَهُ Ve sofradan ekmek ve sepetten hurmâ makûlesini avuçlayıp kümesiyle almak maʹnâsınadır; yukâlu: نَدَلَ الْخُبْزَ مِنَ السُّفْرَةِ وَالتَّمْرَ مِنَ الْجُلَّةِ إِذَا غَرَفَ بِكَفِّهِ كُتَلًا وَتَنَاوَلَهُ Ve kapmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَدَلَهُ إِذَا اخْتَلَسَهُ Ve yürek sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَدَلَ بِسَلْحِهِ إِذَا رَمَى Ve
نَدْلٌ [nedl] Kîr ve pâsa denir; yukâlu: بِيَدِهِ نَدْلَ أَيْ وَسَخٌ
اَلنَّدْلُ [en-nedl] (nûn’un fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Bir nesneyi nakl etmek ve kapıp götürmek, ihtilâs maʹnâsına; yukâlu: نَدَلْتُ الشَّيْءَ وَنَدَلْتُ الدَّلْوَ إِذَا اَخْرَجْتَهَا مِنَ الْبِئْرِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı