el-virb ~ اَلْوِرْبُ

Kamus-ı Muhit - الورب maddesi

اَلْوِرْبُ [el-virb] (vâv’ın kesriyle) إِرْبٌ [irb] kelimesinde lügattir ki ʹuzv ve endâma denir.

اَلْوَرَبُ [el-vereb] (fethateynle) Bir nesne fâsid ve tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَرِبَ الشَّيْءُ وَرَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا فَسَدَ Hâlen lisânımızda bir tarafa doğru kaçık ve mâ΄il olan şey΄e vereb taʹbîrimiz işbu fesâd maʹnâsındandır.

اَلْوَرِبُ [el-verib] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Fâsid ve tebâh olmuş nesneye denir; yukâlu: شَيْءٌ وَرِبٌ أَيْ فَاسِدٌ Ve gevşek ve salkı buluta denir ki feyz ve matarı me΄mûl olmaya; yukâlu: سَحَابٌ وَرِبٌ أَيْ مُسْتَرْخٍ لاَ يُمْطِرُ Ve fâsid damara denir.

اَلْوَرْبُ [el-verb] (ضَرْبٌ [ḋarb] vezninde) Vahşî cânver inine denir. Ve bedende iki eyegü kemiklerinin aralığına denir. Ve ʹuzv ve endâm maʹnâsınadır. Ve فِتْرٌ [fitr] maʹnâsınadır ki baş parmakla سَبَّابَةٌ [sebbâbet] parmak açıldıkta hâvî olduğu mikdârdır ki سُرَّةٌ [surret] taʹbîr olunur. Ve dübüre denir, إِسْتٌ [ist] maʹnâsına. Ve fâre ve ʹakreb yuvalarının ağızına denir. Cemʹi أَوْرَابٌ [evrâb] gelir.

Vankulu Lugatı - الورب maddesi

اَلْوَرَبُ [el-vereb] (fethateynle) Damar fâsid olmak; yukâlu: وَرِبَ يَوْرَبُ وَرَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ أَيْ فَسَدَ

اَلْوَرْبُ [el-verb] (vâv’ın fethi ve râ’nın kesriyle) Fâsid olan damar.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı